Abdülaziz Bayındır Tarafından Söylenen Sözler
Abdülaziz Bayındır tarafından söylenen sözler yazımızda büyük Abdülaziz Bayındır şahsiyetinin şimdiye kadar söylediği en güzel ve anlamlı sözlerini bulacaksınız. Eğer sizler de Abdülaziz Bayındır şahsiyeti ile ilgili bildiğiniz güzel ve anlamlı sözler varsa lütfen bizlerle paylaşın.
Sponsorlu Bağlantılar
Abdülaziz Bayındır Hakkında Kısa Bilgi
Türk ilâhiyat profesörü, İslâm hukukçusu. 1976’dan 1997 yılına kadar İstanbul Müftülüğü’nde çalışıp uzman, müftü yardımcılığı, Fetva Kurulu Başkanlığı ve Şer’iyye Sicilleri Arşivi yöneticiliği görevlerinde bulundu. 1993’te Süleymaniye Vakfı’nı kurdu. 1997 yılında İstanbul Müftülüğü’ndeki görevinden ayrılarak İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’e öğretim üyesi (doçent) olarak geçti. 2003 yılında ise İslâm Hukuku profesörü oldu. |
Doğum tarihi: 1951 |
Doğum yeri: Tortum, Erzurum, Türkiye |
Abdülaziz Bayındır: Söylediği Sözler
Ateistler, “Allah bana her şey versin ama emir vermesin.” diyenlerdir. Esasında yeryüzünde Allah’a, Allah’ın her şeyin yaratıcısı ve idarecisi olduğuna ve öldükten sonra hesap vereceğine inanmayan yoktur. Herkes buluğ çağına girdiği zamanlarda günümüz tabiriyle ergenlik dönemine girdiği zamanlarda Allah’ın var ve bir olduğunu, ahireti kesin olarak kavrar. Araf Suresi 172. ve 173. ayetlere göre bu hakikat ortadadır. Ama arzularını, menfaatlerini birinci sıraya alır, Allah’ı ikinci sıraya alırlar. |
Bana göre Osmanlı ulemasının tümü ümmidir. Ümmi oldukları için ahirette kurtulabilirler. Fetva Kurulu başkanıyken ben de ümmiydim. “Ulema hata yapmaz kardeşim, koskoca adamlar yanlış mı yazacaklar yani!” derdim. Bakara Suresi 78. ayete göre ümmiler için bir af kapısı açık gibi. Çünkü habersiz, bilmiyor. Ama bir sonraki ayet yani Bakara Suresi 79. ayette ise ayetin manasını bilip menfaati için başka türlü izah edenlerle ilgilidir, bu ayet ve onların akıbeti ayette yazılıdır. Özellikle Osmanlı’da Kuran ezberletilirdi fakat öğretilmezdi. Oğlanı hafız yaptın mı tamamdır. Ayetlerin anlamını bilmedikten sonra neye yarar ki? |
Bugün ben size, mezheplerin tamamına göre yüzde yüz faiz olmayan, faiz sayılmayan bir yöntemle dünyanın en rahat çalışan faizli bankasını kurarım. Kendi kafalarına göre bir faiz anlayışı ortaya koyarlar mezhepler. |
Kuran’ı anlayarak okumanızı istemezler. Çünkü Kuran’ı anlayarak okumanız halinde, menfaatleri için ayetleri nasıl eğip büktüklerini, ayetlere nasıl yanlış manalar verdiklerini, yaptıkları tüm yanlışları görürsünüz. Tüm sistemleri çöker. |
2014 Eylül ayında dünyanın dört bir yanından bir araya gelen 126 İslam alimi IŞİD’e bildiri yayınladı. Köleliğin kalktığını söylediler. Neyi delil getirdiler biliyor musunuz? Kuran-ı Kerim’i değil, Birleşmiş Milletler’in kararını delil getirdiler. O vakit dedim ki: “Beyler yeni dininiz hayırlı olsun.” |
Maide Suresi 15. ayetten biliyoruz ki kendisine kutsal kitap verilen pek çok din mensubu gerek Yahudi, gerek Hristiyan gerek Sabiiler gerekse başka kutsal kitaba inanan ümmetler olsun Allah’ın kendilerine verdiği pek çok emri, ayetleri saklamışlardır. Şirk başta olmak üzre, namaz, oruç, zekat, hac, faiz gibi pek çok konuda Allah’ın ilgili ayetlerini gizlemişlerdir. Ehl-i Kitap’ın en sevmediği şey, duydukları zaman çılgına döndükleri şey Kuran-ı Kerim’dir. Çünkü tüm sistemlerini çökertir. Bundan dolayı Kuran-ı Kerim’i Allah’ın kitabı olarak kabul etmemek için ellerinden gelen her şeyi yaparlar. Batı’da İslam Araştırmaları Merkezleri kurmuşlardır. Orada doktora yaptırırlar. Kuran’ın tarihsel bir kitap, indiği dönem için geçerli olup günümüz için kabul edilemez bir kitap olduğunu iddia ederler. Yahudilik ve Hristiyanlıkta imanın şartlarından biri; son kez gelecek bir nebiye inanmaktır. Son nebi peygamberimiz Muhammed Mustafa’dır, dolayısıyla son kez inen kitap Kuran-ı Kerim’dir. Ama onlar Kuran’dan kaçmak için henüz bekledikleri Mesih’in gelmediğini iddia ederler. Yahudiler İsa’ya ve Muhammed Mustafa’ya sahtekar dedikleri için bir başka bir Mesih beklediklerini söylerler. Hristiyanlar ise peygamberimize sahtekar dedikleri için İsa’nın beklenen Mesih olduğunu iddia ederler. Maalesef bizim mezhepler ise hem Mehdi’nin hem İsa’nın geleceğini söylerler. |
Bugün Türkiye’de uygulanan, dünyada uygulanan devlet sistemi teokratiktir. Ne demek teokratik? Yani Tanrı devleti. Dört asır Fransızlar, kiliseye karşı mücadele edip başardılar bu defa devleti kiliseleştirdiler. Şirketleri, kurum ve kuruluşları kiliseleştirdiler. Bakın Mümtehine Suresi 12. ayete göre Allah’ın Nebisi yanlış bir iş yaptığında, bir kişi ona itiraz edebiliyor. Fakat bugün bir devlet memurunu bir yere şikayet edebilmeniz için, yetkili amirden muhakemesi için izin istersiniz çünkü dokunulmazlık var. Devletin üst yöneticilerini dokunulmazlık zırhından dolayı hiçbir şekilde mahkemeye veremezsiniz. Avrupalılar hürriyetten bahsederler. Onların yeryüzünde hürriyetten bahsetme hakları yoktur. Onlar kitleleri uyuşturmak için sürekli hürriyet diyorlar. Hiç kimse dokunulmaz değildir. |
Müslümanlar isimlerinden başka her şeylerini kaybetmiş vaziyetteler maalesef. O isimleri belki bir işe yarar. “Bu dinin kaynakları nelerdir?” deyip bir gün Kuran-ı Kerim’e bakma ihtiyacı duyarlarsa hem kendilerini kurtarmış olurlar hem de dünyayı kurtarma imkanları ellerine geçmiş olur. |
Bugün Müslümanlarda “Hikmet” kaybolduğu için, Müslümanlar çözümü kendilerinde göremiyor. Çözümü, Batı’da, AB’ye girmekte, şurada burada görüyor. Halbuki herkes çözümü bizde görmelidir. |
Müslümanlar akıllarını başlarına toplasınlar. “Kuran-ı Kerim’e inanıyorum.” demek yetmez. Kuran’a tamı tamına güveneceksin. Yani “Allah ne demişse o’dur.” diyebileceksin. Diyemiyorsan sen boşuna söylüyorsun. Kuran diye bir kitap olduğunu zaten yeryüzünde bilmeyen yok. Sen de onlardan bir tanesi olursun. “Ben inanıyorum.” demekle olmaz. İnandığını her şeyle göstermen lazım. |
Öncelikle şunu hatırlatayım: Her insan, doğduğu günden itibaren Allah’ın yarattığı ayetleri okur. Onu okuyan herkes Allah’ın varlığını ve birliğini kavrar. Bir de menfaatleri ile doğrular arasında tercih konusunda karar verme durumuna gelinceye kadar herkes doğru ve dürüsttür. En yalancı insan dürüstlük dersi verir ki hayret edersiniz. Yalancılığın kötü olduğunu o bilir çünkü. Ne zaman menfaat ve doğru arasında tercih olursa, çok az insan doğruyu tercih eder menfaatten vazgeçer. Herkes evrensel doğruları bilir. Yalan dünyanın her yerinde kötüdür. |
Herkes mümin olarak başlar hayata. Ebeveynleri en dinsiz kişiler olsa bile. Aslında dinsizlik dini bilmemek, tanımamak değil doğrulardan hoşlanmamaktır. Pekala bilirler, ama hoşlanmazlar. Menfaatlerine ters düşüyordur çünkü. |
Sponsorlu Bağlantılar