Prut Savaşı Nedir?
Osmanlı Devleti ile Rus imparatorluğu arasında yapılan onlarca savaştan birisi olan Prut Savaşı, 1710 – 1711 yılları arasında yapılan bir savaştır. Prut Savaşı sırasında Osmanlı devletinin padişahı III. Ahmet iken Rusların başında ise I. Petro vardı. Prut Savaşının başlamasında III. Ahmet’in Rusların aleyhindeki kışkırtmaların etkisinde kalması önemli rol oynamıştır.
Prut Savaşının Sebepleri Nelerdir?
Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti’ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı I. Petro, Poltova Muharebesi’nde İsveç Kralı Demirbaş Şarl’ı yenince, XII. Karl Osmanlılara sığındı.İsveç Kralı’nı kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi, ve Bender’de mülteci bulunan Karl’ın İstanbul’a yazdığı mektuplarla Rusya aleyhine yaptığı kışkırtmanın etkisi ile Sultan III. Ahmed Rusya’ya karşı savaş ilan etti (1710).
Prut Savaşının Sonuçları
Sadrazamlığa getirilen Baltacı Mehmet Paşa, 200.000 kişilik bir orduyla Tuna’yı geçerek Eflak’a girerken, Osmanlı donanması da Karadeniz’e açıldı. Osmanlı kuvvetleri, Kırım Ordusunun da desteği ile Rus birliklerini Prut Nehri kıyısında Stanileşti kasabası yakınında çember içine aldılar. O an için kurtuluş imkânı bulunmayan Rus Çarı Petro, Moskova’ya bir mektup yazarak durumun zorluğunu ve ümitsizliğini anlattı. Çariçe I. Katerina araya girerek Osmanlı Devleti’ne barış teklifinde bulundu. Hem Kırım Hanı, hem de İsveç Kralı saldırıya geçilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlardı.
Ancak Baltacı Mehmet Paşa, Deli Petro’nun ordusunun etrafını sarmışken, isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenmemesi nedeniyle barışı kabul etmiştir. 22 Temmuz 1711’de taraflar arasında bir antlaşma yapılmıştır. Antlaşmanın imzalanmasından Sultan III. Ahmed de memnun olmuştu. Ancak ordusunu muhasaradan kurtaran Çar I. Petro’nun, vaatlerini yerine getirmemesi, sadrazama karşı İstanbul’da bir muhalefet grubunun oluşmasına yol açtı. Baltacı ile Katerina arasında ne tür bir ilişki kurulduğuna dair zaman içinde geniş kapsamlı söylentiler, tartışmalar ve literatür oluşmuştur. Ancak bilimsel anlamda yapılan araştırmaların, Prut Savaşı sırasında Baltacı ile Katerina arasında bir buluşmanın gerçekleşmediğini ortaya koyduğu söylenmektedir.
Prut Antlaşmasının İmzalanması
Kuşatma sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesine sahip olan ve Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesini taşıyan Baltacı Mehmet Paşa barış yapılmasını kabul etti (21 Temmuz 1711). İmzalanan Prut Antlaşması ile Azak Kalesi Osmanlılara geri verildi. Ruslar, İstanbul’da devamlı bir elçi bulundurmayacak ve İsveç Kralı Karl’ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi.
RusyaLehistan’ın içişlerine karışamayacaktı. Osmanlı Devleti, 1700 yılında İstanbul Antlaşması’yla kaybettiği Azak Kalesi ve çevresini alarak Rusları Karadeniz’den uzaklaştırmış ve Karlofça Antlaşması’yla da kaybettiği yerleri geri alma konusunda ümitlenmiştir. Ayrıca Prut Savaşı sonunda Osmanlı-İsveç ilişkileri güçlenmiştir. Osmanlı Devleti, Prut Savaşı sırasında elde ettiği avantajı antlaşmaya yansıtamamıştır. Bunda yeniçerilerin isteksiz davranışları ve Baltacı Mehmet Paşa’nın yeniçerilere güvenememesi etkili olmuştur.
Prut Savaşının Künyesi
| |||||||
Prut Savaşının Tarafları | |||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
Osmanlı İmparatorluğu Kırım Hanlığı İsveç İmparatorluğu Kazak Hetmanlığı(Pylyp Orlyk bölümü) Zaporizhian Sich Eflak | Rusya Çarlığı Kazak Hetmanlığı(Ivan Skoropadsky bölümü) Boğdan Prensliği | ||||||
Prut Savaşının Komutanları | |||||||
Baltacı Mehmet Paşa II. Devlet Giray XII. Karl Pylyp Orlyk Kost Hordienko | I. Petro Boris Sheremetev Ivan Skoropadsky Dimitrie Cantemir |