Saldırılar Hiç Durmadı
Anadolu ve Trakyayı tamamen ele geçirmek isteyen düşmanlar Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandıktan sonra da boş durmadılar. Düşmanlar bu vatanı korumak için canını bile vermeye hazır bu milleti, bir yandan kurmuş oldukları cemiyetlerle baskı altına almaya çalışırken diğer yandan da silah gücüyle yıldırmaya çalışıyorlardı. Mondros Ateşkes Antlaşmasına rağmen saldırılar durmadı. İşte Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra meydana gelen olaylar ve gelişmeler.
Yunan İşgali
Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesine dayanılarak 15 Mayıs 1919′ da bölgede Yunan işgali başlar. İşgal sırasında Manisa Merkezde İstihlâs-ı Vatan, Cemiyet-i Müderrisîn, Demirci’de Müdafa’a-i Hukûk-u Osmânî, Gördes’de Hareket-i Milliye Teşkilatı, Kırkağaç’da İstihlâs-ı Vatan, Kula’da Redd-i İlhak, Soma’da Müdafa’a-i Hukuk ve Turgutlu’da Müdafa’a-i Hukûk-u Osmâni adlı Cemiyetler kurularak Yunan işgaline karşı mücadeleler verilmiştir.
30 Ağustos 1922’deki Dumlupınar Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanması üzerin Fahreddin Paşa komutasındaki kolordu İzmir’e doğru ilerleyerek Yunan direnişini kırmıştır. İzmir’e doğru kaçan Yunanlılar ve yerli Rumlar kenti ateşe vermiş, günlerce süren yangında tarihin Manisa’ya kazandırdığı büyük kültürel mirasın önemli bir kısmı yok olmuştur. Yaklaşık üç yıl Yunan işgalinde kalan şehir 8 Eylül 1922 tarihinde kurtarılmıştır.
İtilaf Devletleri’nin desteği ile başlayan Yunan genel taarruzu, siyasi anlamda da sonuç verdi. 1920 tarihinde imzalanan Sevr Anlaşması hükümlerine göre Saruhan Sancağı 5 yıllığına Yunanistan’a bırakılıyordu. Yunan genel taarruzu, 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde Milli Mücadelenin dönüm noktası olan Sakarya Savaşı ile noktalandı.
Büyük Taarruz Başladı
26 Ağustos 1922 sabahı Büyük Taarruz başladı. 30 Ağustos 1922’de Başkumandanlık Savaşı’nı kaybeden Yunan ordusu İzmir istikametinde çekilmeye başladı. Yunan ordusunun Saruhan sancağı sınırları içinde ilk terk etmek zorunda kaldığı yer Demirci oldu. İkinci sırada ise Gördes, Eşme ve Selendi yer aldı.
Türk birlikleri durmaksızın ilerleyerek ve çarpışarak Ordumuz 4 Eylül’de Alaşehir ve Kula’ya girdi, 5 Eylül’de Salihli,6 Eylül’de Kırkağaç,Soma ve Akhisar, 7 Eylül’de Turgutlu, 8 Eylül’de Manisa’ya askerimiz girdi. Yunanlılar kaçarken her yeri yakmışlardı. iki gün sonra bile dumanlar ve kül yığınları duruyordu. 11.337 evden 10.700’ü içindeki eşyalar ile tamamen yanmıştı.13 camii,2.728 dükkan,19 han,3 fabrika,5 çiflikte yananlar arasında idi. İşgali en uzun süre yaşayan Manisa şehri, Ermeni ve Rumlardan oluşan yangın müfrezelerinin çıkardığı yangınla alevler içinde iken, 8 Eylül 1922 tarihinde işgalden kurtuldu.
Saruhan sancağının kurtuluşu en geç yaşayan ilçeleri Kırkağaç ve Soma oldu. Bu iki ilçe 10 Eylül 1922’de Yunanlılar tarafından boşaltılmakla beraber, Türk ordusunun kontrolüne 13 Eylül’de geçmiştir.
Yangından, katliamdan ve türlü zulümden kaçmak için şehri boşaltan halk, iki gün boyunca yüzyılların mirası şehrin kül oluşunu, dağlardan acıyla izledikten sonra kolordu eşliğinde Manisa’ya girdi.
Başta Manisa olmak üzere yanan ve yıkılan kasabalarıyla Saruhan sancağı Batı Anadolu’nun en mamur beldelerine sahipti. Tarihi yapılar ve mimari eserler bakımından Bursa’dan sonra geliyordu. Saruhanoğulları’nın başkenti, şehzadeler şehri, bir ilim ve kültür merkezi olan Manisa’da, yalnızca insanlar ve binalar yanmamış, yüzyılların birikimi de yok olmuştur.
1923’de Saruhan adıyla vilayet olan şehrin adı, 1927 yılında Manisa olarak değiştirilmiştir.