İki Savaş Arası Dönemde Avrupa’da Totaliter Rejimlerin Kuruluşu
İki savaş arası dönemde Avrupa’da totaliter rejimlerin kuruluşu kaçınılmaz oldu. Çünkü ülkelerin içinde bulundukları ağır şartlar halkın farklı düşünce akımlarına kapılmalarına neden oldu.
Almaya’da Nazizm
1. Dünya Savaşı sonlarına doğru (1918 yılında) askeri bir ayaklanma yaşandı ve imparatorluk rejimi yıkılarak cumhuriyet rejimi getirildi. 1919 yılında Weimar Cumhuriyeti kuruldu ve Weimar Anayasası ilan edildi. Bu bu hükümet yaşanan sosyal ve ekonomik sorunları çözmekte yetersiz kaldı. Bunun yanı sıra 1919 yılında yapılan Versay Antlaşması’nda Almanya’ya dayatılan bazı şartlar Almanya’yada büyük tepki gördü. Bu nedenlerden dolayı sağ görüş güçlendi.
1924 yılında Nazi Partisi ilk kez meclise girdi. Nazi Partisi, Versay Antlaşmasının iptal edilmesini, Alman ırkının üstün olduğunu savunuyor ve komünist düşmanlığı yapıyordu. 1929 Büyük Dünya Krizi (Büyük Burhan) yaşanmasıyla Almanya’da şartlar iyice zorlaşmış ve savaş tazminatı ödenemiyordu. Bu şartlar Nazi Partisinin gücünü iyice artırmıştı.
1932 yılında Nazi Partisi en güçlü parti olarak seçimi kazandı ve 1933 yılında ise Adolf Hitler başbakanlığa getirildi ve iktidar ele geçirildi. İktidara geldikten sonra muhalefetin olmadığı bir zamanda meclis tarafından 4 yıllık süre ile olağanüstü yetkiler verildi ve diktatörlüğünü böylece ilan etti.
İtalya’da Faşizm
1. Dünya savaşına katılması için İtalya’ya bir takım vaadler verilmişti. Ama savaş sonunda vaadler yerine getirilmemiş hatta aksine sosyal ve ekonomik alanlarda büyük sıkıntılar yaşamaya başlamıştı. Artan işsizlik sorunu ve halk içinde farklı siyasi fikirlerin ortaya çıkması ile İtalya, iyice sıkıntılı bir döneme girmişti. Bu durumdan faydalanan Benito Mussolini, aydınlar, askerler ve halk arasında ciddi taraftarlar topladı. 1919 yılında ilk kez seçimlere katıldı ama meclise giremedi.
1922 yılında yaşanan genel işçi grevinde ise ekonomi iyice durmuştu. Faşist Partisi’nin Roma’ya doğru yürümesi kararlaştırıldı. Bu yürüyüş nedeniyle darbe yapılmasında çekinen hükümet istifa etti. İtalya kralı ise 30 Ekim 1922 yılında Benito Mussolini’yi başbakan olarak atamak zorunda kaldı. Böylece Faşist Partisi iktidara gelmiş oldu.
Benito Mussolini, 1924 yılına kadar sendikalara saygılı, özel sektöre güven veren ve kamu düzenini sağlayan bir politika izledi. Ama 1924 yılında yine siyasi bir çalkalanma yaşandı. Muhalefetin sesi yükselmeye başlamıştı. 31 Aralık 1924 yılında Floransa’da bir miting düzenlendi ama Mussolini taraftarları mitingi bastı. Bu nedenle muhalefet ile iktidar arasındaki gerginlik iyice arttı.
Bu olaylardan sonra 1926 yılında Benito Mussolini, Faşist Partisinin iktidarlığını korumaya yönelik yeni bir anayasa getirdi. 927 yılında ise iktidar parti dışındaki bütün siyasi partilerin faaliyetlerini yasakladı. Ardından muhalefet milletvekillerinin parlamento üyeliklerini kaldırarak diktatörlüğünü ilan etmiş oldu.
İspanya’da Franco Dönemi
İspanya’da ise 1920’li yıllarda iç savaş yaşanıyordu. 1902 yılında XIII. Alfonso, 16 yaşında İspanya kralı oldu ve anayasal monarşiyi benimsedi. 1923 yılında askeri destekli brir yönetim getirilmek istendi ama başarılı olunamayarak eski sisteme tekrar dönüldü. Ama bu sırada iç savaş başlamıştı. 1931 yılında İspanya kralı ülkeyi terk etti ve böylece cumhuriyet ilan edildi.
Bu sırada 1923 yılında komutanlığa getirilen Francisco Franco yaşanan ayaklanmaları başarılı bir şekilde bastırdığı için 1926 yılında rütbesi tuğgeneralliğe yükseltildi. 1928 yılında Zaragoza Askeri Akademide komutan olarak göreve başladı ama cumhuriyetin ilanı ile bu akademi kapatıldı. Francisco Franco cumhuriyet rejimine karşı olmasına rağmen karşı çıkmadı. Ayrıca rütbesi düşürüldü.
1934 yılında madenci ayaklanmasını bastırdı ve bir kahraman haline geldi. Olağanüstü hal ilan edilmesini istemesi sebebiyle Kanarya Adalarına önemsiz bir göreve gönderildi. Ama Francisco Franco, buradan radyo aracılığı ile askeri bir ayaklanmayı ilan etti. Çok kısa sürede Fas’ta bulunan İspanya ordularının yönetimi ele geçirdi.
1938 yılının başında ise devlet ve hükümet başkanlığı ile kara ve deniz komutanlığı görevlerine getirildi.