17. ve 18. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri
16. yüzyılda Akdeniz’e hâkim olan Osmanlı Devleti’nin donanması, Fas’a kadar nüfuz etmiş ve hatta sınırları Atlas Okyanusu’na dayanmıştır. Ama maalesef etkili bir okyanus siyaseti izlememiştir. Osmanlı Devleti, sadece sahilleri korumak amacıyla denizlere açıldığı için 1645 yılındaki Girit Seferi’ne kadar büyük çapta bir Akdeniz seferine çıkmamıştır.
17. yüzyılda siyasi ve ekonomik sorun yaşayan Osmanlı Devleti, Batıdaki gemicilik alanında yaşanan teknolojik gelişmeleri takip edememiştir. Bunun yanı sıra Osmanlı Devleti, siyasi hedeflerine sadece kara kuvvetiyle ulaşabileceğini düşünüyordu. Bu nedenle donanmayı kullanma ve geliştirmede geç kalmıştı. Dolayısıyla gemilerini ancak 18. yüzyılda kalyona dönüştürülmüştür.
Denizlerde Osmanlı – Venedik Savaşları
17. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Venedikliler arasında Girit Adası için yoğun mücadeleler yaşandı. Venedikliler, 1654 yılında Çanakkale Boğazı’nı abluka altına aldılar ve denizlerdeki mücadelelerde Osmanlı Devleti’ne karşı üstünlük sağladılar. 1656 yılında Çanakkale Boğazı önünde yapılan savaşta ise Osmanlı Devleti donanmasındaki kalyonların bir çoğu Venediklilerin eline geçti. Bu yenilginin ana sebebi ise Osmanlı Devleti’nde kalyonlarda görevli mürettebatın tecrübesiz olması idi.
Osmanlı Devleti, kalyonculuğun geliştirerek 1685-1699 yılları arasındaki deniz savaşlarında başarılar elde etti. Ama karada Karlofça Antlaşması ile sonuçlanan mağlubiyetler yaşandı. Osmanlı Devleti donanması, Karlofça Antlaşması’nda Venedik’e verilen Mora’yı, 1718 Pasarofça Antlaşması ile geri aldı.
1717 yılında Venedikliler ile yapılan 3 deniz savaşını da Osmanlı Devleti kazandı. Bu galibiyetler, kalyona geçişteki yeni yapılanmanın etkisi sonucu idi. Kalyonculuğun gelişmesiyle Osmanlı Devleti donanması, 1770 Çeşme yenilgisine kadar Akdeniz hâkimiyetini elinde tuttu.
Denizlerde Osmanlı – Rusya Savaşları
Rusya, 1700 İstanbul Anlaşması ile Azak Kalesi’ni ele geçirdi. Böylece ilk defa Karadeniz’e çıkma fırsatı elde etti. Ama Rusya, Osmanlı Devleti’nin Karadeniz’deki varlığı için tehdit oluşturuyordu. 1711 yılında Prut Savaşı kazanıldı ve Osmanlı Devleti donanmasının Karadeniz’deki faaliyetleri sonucunda Azak Kalesi yeniden geri alındı.
1768-1774 yılları arasındaki savaşta Ruslara ait bir donanma, İngilizlerin yardımıyla Baltık Denizi’nden yola çıktı ve Akdeniz’e ulaştı. İlk çatışmalardan sonra Çeşme Limanı’na çekilen Osmanlı Devleti donanması, Rus donanması tarafından ani bir saldırı ile yakıldı. Böylece Osmanlı donanması, Çeşme’de tarihinin ikinci büyük yenilgisini almış oldu.
Bu olaydan sonra 1774-1789 yılları arasında özellikle gemi inşasında önemli gelişmeler yaşandı. Sultan III. Mustafa, çağdaş bilgilerle donatılmış deniz subayı yetiştirilmesi konusunda harekete geçti. Bu nedenle bir Fransız mühendis, donanmayı iyileştirme çalışmalarında görevlendirildi. Ayrıca Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından, 1773 tarihinde, “Tersane Hendesehanesi” adıyla bugünkü Deniz Harp Okulu temeli atıldı.