Kategoriler
Sağlık Sözlük

Yüksek Tansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Ne Demektir? Anlamı

Özet: “Yüksek Tansiyon Nedir? Yüksek Tansiyon Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Yüksek Tansiyon nedir, Yüksek Tansiyon ne demektir, Yüksek Tansiyon kelimesinin tanımı, Yüksek Tansiyon kelimesinin eş anlamlısı, Yüksek Tansiyon kelimesinin ingilizce karşılıkları, Yüksek Tansiyon ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Yüksek Tansiyon hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.

Sponsorlu Bağlantılar

Yüksek Tansiyon Tanımı

Yüksek Tansiyon kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;

isim, tıp (***) Normalden yüksek olan atardamar basıncı, yüksek kan basıncı

Yüksek Tansiyon Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı

Yüksek Tansiyon kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Yüksek Tansiyon – hipertansiyon

Yüksek Tansiyon kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Yüksek Tansiyon kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.

Yüksek Tansiyon İle İlgili Atasözleri ve Deyimler

Yüksek Tansiyon kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;

  •  Yüksek Tansiyon kelimesinin geçtiği herhangi bir atasözü veya deyim bulunamamıştır.

Yüksek tansiyon nedir

Yüksek Tansiyon İle İlgili Birleşik Sözler

Yüksek Tansiyon kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;

  •  Yüksek Tansiyon kelimesinin geçtiği herhangi bir birleşik söz bulunamamıştır.

Yüksek Tansiyon İngilizcesi

Yüksek Tansiyon kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir

  • Yüksek Tansiyon – hypertension

Yüksek Tansiyon Hakkında Detaylı Bilgi

Hipertansiyon (HTN) veya yüksek tansiyon, bazen arteriyel hipertansiyon, atardamarlardaki kan basıncının yükseldiği kronik bir tıbbi durumdur. Bu basınç artışı sonucu, kalp kanın damarlarda dolaşımını sağlamak için normalden daha fazla çalışmak zorunda kalır. Kan basıncı iki, sistolik ve diyastolik ölçümü içermekte olup bunlar kalp kaslarının kalp atışları arasında kasılması (sistol / büyük tansiyon) veya gevşemesine (diyastol / küçük tansiyon) bağlıdır. Dinlenme halinde normal kan basıncı, büyük tansiyon 100–140 mmHg (en yüksek nokta) ve küçük tansiyon 60–90 mmHg (en alt nokta) arasında seyreder. Yüksek tansiyon, tansiyonun sürekli 140/90 mmHg ve üzerinde bir seviyede olmasıdır.

Hipertansiyon birincil (sürekli) hipertansiyon veya ikincil hipertansiyon olarak sınıflandırılır. Vakaların yaklaşık %90–95’i “birincil hipertansiyon” olarak sınıflandırılmış olup bu, altta yatan herhangi belirli bir sebep olmadan kan basıncının yüksek olması anlamına gelir. Böbrekleri, atardamarları, kalbi veya endokrin sistemini etkileyen diğer durumlar ise vakaların geri kalan %5-10’luk dilimini oluşturur (ikincil hipertansiyon).

Hipertansiyon; inme, miyokard enfarktüsü (kalp krizleri), kalp yetmezliği, atardamar anerizması (örn., aortik anevrizma), periferik arter hastalığı için ana risk faktörü olup, kronik böbrek hastalığının da nedenlerinden biridir. Arteryal kan basıncının azıcık artışı bile daha ortalama yaşam süresininkısalması ile bağlantılıdır. Beslenme ve yaşam şeklindeki değişiklikler tansiyon kontrolünü iyileştirebilir ve ilgili sağlık komplikasyon risklerini azaltabilir. Ancak, yaşam şeklindeki değişikliklerin etkili olmadığı veya yetersiz kaldığı kişiler için genelde ilaçla tedavi gereklidir.

Yetişkinlerde Yüksek Tansiyon

18 yaş ve üstü yetişkinlerde, hipertansiyon, kabul edilen normal değerden (mevcut değerler 139 mmHg sistolik , 89 mmHg diyastolik: Sınıflandırma (JNC7)) daha yüksek bir sistolik ve/veya diyastolik kan basıncı olarak tanımlanmaktadır. Ölçümler 24-saat açık gezici hastane veya ev taraması esnasında yapılır ise, daha düşük eşik değerleri kullanılır (135 mmHg sistolik veya 85 mmHg diyastolik). Güncel uluslararası hipertansiyon kılavuzları, normal aralıktaki kişiler için yüksek tansiyon risk sürecini belirtmek için hipertansiyon aralığı altında da sınıflandırmalar yapmıştır. JNC7 (2003), 120–139 mmHg sistolik ve/veya 80–89 mmHg diyastolik aralığındaki kan basınçları için prehipertansiyon terimini kullanırken, ESH-ESC Kılavuzları (2007) ve BHS IV (2004) 140 mmHg sistolik ve 90 mmHg diyastolik altındaki basınçları sınıflandırmak için optimal, normal ve normalin üstü kategorilerini kullanmaktadır. Hipertansiyon şu şekillerde de alt sınıflara ayrılır: JNC7, 1. derece hipertansiyon, 2. derece hipertansiyon ve izole sistolik hipertansiyon olarak alt sınıflara ayırmıştır. İzole sistolik hipertansiyon, küçük tansiyon normal iken büyük tansiyonun yüksek olmasıdır ve yaşlılarda sıklıkla görülmektedir. The ESH-ESC Guidelines (2007) and BHS IV (2004), sistolik tansiyonları 179 mmHg’den veya diyastolik tansiyonları 109 mmHg’dan yüksek kişiler için üçüncü derece (3. derece) hipertansiyonu tanımlamıştır. İlaçlar kan basıncını normal seviyeye indiremez ise, hipertansiyon “dirençli” olarak sınıflandırılır.

Sponsorlu Bağlantılar

Bebeklerde ve Çocuklarda Yüksek Tansiyon

Yenidoğanlarda hipertansiyon nadiren görülmekte olup yenidoğanların sadece %0,2 ila 3’ü arasından gözlenmektedir. Sağlık bir yenidoğanda tansiyon rutin şekilde ölçülmez. Hipertansiyon, yüksek risk taşıyan yenidoğanlarda daha yaygındır. Yenidoğanda tansiyonun normal olup olmadığına karar verirken gebelik müddeti, postkonsepsiyonal yaş ve doğum ağırlığı gibi birçok faktör göz önüne alınmalıdır. Büyüme geriliği, nöbetler, irritabilite, enerji azlığı ve solunum güçlüğü yeni doğanlarda ve 0-6 aylık bebeklerde hipertansiyon ile ilişkilendirilebilir. 6-12 aylık bebeklerde ve çocuklarda, hipertansiyon baş ağrısı, açıklanamayan irritabilite, halsizlik, büyüme geriliği, bulanık görme, burun kanaması ve yüz felcine neden olabilir.

Hamilelerde Yüksek Tansiyon

Hamileliklerin %8-10’unda hipertansiyon görülmektedir. Hamilelikte hipertansiyon sorunu yaşayan kadınların çoğunda önceden primer hipertansiyon vardır. Hamilelikte yüksek tansiyon, hamileliğin ikinci yarısında ve doğumdan sonraki birkaç hafta için ciddi bir durum teşkil eden preklamsinin ilk belirtisi olabilir. Tansiyonun yükselmesi ve idrarda protein bulunması, preklamsi teşhisine neden olur. Preklamsi, hamileliklerin %5’inde görülür ve dünya çapında gebelikte anne ölümlerinin yaklaşık %16’sından sorumludur. Preklamsi aynı zamanda bebek ölümü riskini de ikiye katlamaktadır. Preklamside genellikle hiçbir semptom görülmez ve rutin taramalarda ortaya çıkar. Preklamsi semptomları belirirse, en yaygın olanları baş ağrısı, görme bozukluğu (genellikle “ışık çakması” şeklinde), kusma, epigastrik ağrı ve ödem (şişme)’dir. Preklamsi bazen hayati tehlike yaratan eklampsi halini alabilir. Eklamsi bir hipertensif acil durum olup çeşitli ciddi komplikasyonları vardır. Söz konusu komplikasyonlar arasında görme kaybı, beyinde ödem, nöbetler veya konvülsiyon, böbrek yetmezliği, akciğer ödemi ya da yaygın damar içi pıhtılaşması yer alır.

Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ne Nedir Vikipedi