Kategoriler
Sözlük

Tevekkül Nedir? Tevekkül Ne Demektir? Anlamı

Özet: “Tevekkül Nedir? Tevekkül Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Tevekkül nedir, Tevekkül ne demektir, Tevekkül kelimesinin tanımı, Tevekkül kelimesinin eş anlamlısı, Tevekkül kelimesinin ingilizce karşılıkları, Tevekkül ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Tevekkül hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.

Sponsorlu Bağlantılar

Tevekkül Tanımı

Tevekkül kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve Tevekkül kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;

isim, din b. (***) Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah’a bırakma
Bu, tevekküle karışan bir memnuniyetsizliğin ifadesiydi.” – P. Safa

Tevekkül Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı

Tevekkül kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Tevekkül kelimesinin eş anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.

Tevekkül kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;

  • Tevekkül kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.

Tevekkül İle İlgili Atasözleri ve Deyimler

Tevekkül kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;

  • tevekkül etmek
    herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah’a bırakmak

Tevekkül İle İlgili Birleşik Sözler

Tevekkül kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;

  •  Tevekkül kelimesinin geçtiği herhangi bir birleşik söz bulunamamıştır.

Tevekkül İngilizcesi

Tevekkül kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir

  •  Tevekkül – resignation

Tevekkül Hakkında Detaylı Bilgi

Tevekkül: Allah’a inanma, ona güvenme anlamlarına gelen dini bir terimdir. Çoğu kez Müslümanlarca eylemsizlik ve atalet olarak anlaşılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de kelimenin geçtiği yerlerin hiçbirinde bu manayı içermez.

dua

Dini Terim Olarak Tevekkül Ne Anlama Gelmektedir?

Tevekkül’ün dini terim olarak anlamıysa, bir amaca ulaşmak için gerekli olan her türlü önlemi alarak; elinden gelen tüm gayreti gösterdikten sonra kalben Allah’a bağlanıp ona güvenmek, sonucu Allah’tan beklemek anlamına gelmektedir.

Sponsorlu Bağlantılar

Tevekkül Etme Türleri Nelerdir?

Tevekkül dört kısma ayrılır:

1- Yaratılmışlara tevekkül etmek: Yani insanlara tevekkül “falan kimse hayatta olduğu sürece benim için endişe edilecek bir şey yok” der Kendisi gibi fani olan insana güvenip dayanır

2- Mala tevekkül: Mala tevekkül eden: “Benim bu malım, mülküm, param olduğu sürece bana bir şey olmaz, kimse bana bir şey yapamaz, ben her istediğimi alırım, her şeyi yaparım” gibi bütün gücünü mülkünden alır ve güveni sahip olduğu maladır Bu kimse de aldanmışlardandır

3- Nefse tevekkül etmek: “Benim canım sağ olduğu müddetçe, bu kuvvet sıhhat ve güç bende olduğu sürece, sırtım yere gelmez” diye düşünen kimsenin tefekkürüdür Bu kimse de nefsinin istek ve arzularının peşinde esir olur ve doğru yoldan çıkar

4- Allah-u Zülcelal’e tevekkül: “Zengin veya fakir olmamın hiçbir önemi yoktur” der, “Çünkü Allah benimledir” der, “Nasıl dilerse beni o hale sokar, isterse aç bırakır, isterse nimetlendirir” der İşte insanı kurtaran tevekkül budur Mü’mine yakışan tefekkür de budur işte

Doğru Tevekkül Anlayışı Nedir?

Evrendeki olaylar bir düzen ve yasalar çerçevesinde, sebep-sonuç ilişkisi içinde olmaktadır. İnsanlar akıl ve iradeleriyle sebepleri bulabilirler. İnsan evrende geçerli olan yasaları gözeterek, çalışır, çabalar, sebeplere sarılır, ondan sonra Allah’a güvenir. Bir çiftçi tohum ekmeden ürün elde edemez. Çiftçi tarlasını zamanda sürmeli, ekmeli, gübrelemeli ve sulamalıdır. Sonra da bol ve iyi ürün alabilmek için Allah’tan yardım dilemelidir. Çalışmadan başarıya ulaşılamaz. Bir öğrenci önce derslerin devam edecek, doğru, dürüst çalışacak, ödevlerini zamanda yapacaktır. Sonra Allah’tan yardım isteyerek başarılı olmasını dileyecektir. Kısaca gerçek anlamda tevekkül eden kimse işinin gereğini yapar ve sonucu Allah’tan bekler.

Sponsorlu Bağlantılar

Doğru Olmayan Tevekkül Anlayışı Nedir?

İnsanın çalışmayı bırakıp, tembellik ederek, kendisinin yapması gereken işleri Allah’a havale etmesi, doğru bir tevekkül anlayışı değildir. Örneğin bir öğrenci dersine çalışmadan “Ben Allah’ın yardımına güveniyorum, Allah bana yardım eder” diyerek sınava girmesi yanlış bir düşüncedir. Çalışmadan, hiçbir çaba göstermeden başarılı olmaya beklemek tembelliktir, miskinliktir.

Tevekkül’ün Yeri

Tevekkülün yeri kalptir Zahiri olarak çalışmak kalpteki tevekküle aykırı değildir, tam aksine tevekkülün bir parçasıdır İnsan, takdirin Allah (cc) tarafından olduğuna yakin olarak kanaat ettiğinde, her hangi bir isteğini elde edemediği zaman; “Allah (cc) takdiri budur” Elde ettiğinde ise “Bu Allah Azze ve Celle’nin bir lutfudür” diye düşünür Bu şekilde tevekkülü sağlam olan kimsenin başkaları hakkındaki tevekkülü de sağlam olur.

Yani kendi nefsinin acizliğini bildiği için kendisine güvenmeyen kimse, başkalarının da kendisi gibi aciz olduğunu bilir ve onlara güvenmez, sadece Allah’a güvenir Unutmamak lazımdır ki bütün kainatı ve içindekileri Allah Azze ve Celle yaratmıştır ve onları rızıklandırmayı, muhafaza etmeyi de üzerine almıştır Böyle olduğu halde Allah’tan (cc) başka şeylere tevekkül etmek, onlardan medet beklemek ne kadar yanlıştır.

Tevekkül ile İlgili Hadis-i Şerifler

Halid’in oğulları Habbe ve Sev radıyallahu anhüm anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselam bir şey tamir etmekte iken yanına girdik. O işte kendisine yardım ettik. “Başlarınız kımıldadığı müddetçe rızık hususunda yeise düşmeyin. Zira insanı annesi kıpkızıl, üzerinde hiçbir şey olmadığı halde doğurur, sonra aziz ve celil olan Allah onu her çeşit rızıkla rızıklandırır” buyurdular.”

Amr İbnu’l-As radıyallahu anh anlatıyor: “Resülullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Şüphesiz, her derede, ademoğlunun kalbinden bir parça bulunur (yani kalp her şeye karşı bir ilgi duyar). Öyleyse kimin kalbi bütün parçalara ilgi duyarsa, Allah onun hangi vadide helak olacağına hiç aldırmaz. Kim de Allah’a tevekkül ederse, kalbinin her şeye (ilgi kurarak dağılmasını önlemek için) Allah ona yeter.”

Sponsorlu Bağlantılar

Tevekkül ile İlgili Bir Hikaye

İbrahim ibni Ethem ile Şekik’ül Belhi (Rahmetullahi aleyhim) Mekke’de karşılaşırlar. İbrahim, Şakik’e “seni bu duruma getirmeye sebeb ne oldu” diye sorar. Şakik şöyle cevap verir.

“Günlerden bir gün çöle varmıştım. Kıraç bir yerde yatan, kanatları kırık bir kuş gördüm. Kendi kendime “burada oturayım ve bu kuşun rızkının nereden geldiğini gözetleyim.” Dedim. Kuşun karşısında yere çöktüm. O sırada gagası arasında çekirge taşıyan başka bir kuş geldi. Kırık kanatlı kuşun yanına konarak gagası arasındaki çekirgeyi onun gagasına bıraktı.

Bu durumu görünce içimden “bu kuşu öbürüne vasıta kılan ulu Allah nerede olursa olayım benim rızkımı da sağlamaya kadirdir” diyerek kazanç peşinden koşmaya son verdim ve kendimi tamamen ibadete adadım”

İbrahim Ethem O’na:

-“Peki neden sen o kırık kanatlı kuşa yiyecek taşıyan sağlam kuş olup ta daha yüksek dereceli olmak istemiyorsun? Sen peygamberimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) yüksel el (veren elin) alçak elden (alanın eli) daha hayırlıdır” diye buyurduğunu duymadın mı?

Bu cevabı alan Şakik, İbrahim’in elini tutarak öptü ve “Ya Ebu İshak sen bizim üstadımızsın” dedi.

Sponsorlu Bağlantılar
Sponsorlu Bağlantılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ne Nedir Vikipedi