Özet: “Sevgi Nedir? Sevgi Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Sevgi nedir, Sevgi ne demektir, Sevgi kelimesinin tanımı, Sevgi kelimesinin eş anlamlısı, Sevgi kelimesinin ingilizce karşılıkları, Sevgi ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Sevgi hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.
Sevgi Tanımı
Sevgi kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;
isim İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu
“Seni hep çok sevecek ama verebileceğinden fazla sevgi beklemeyecek karşılığında.” – E. Şafak
Sevgi Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı
Sevgi kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Sevgi kelimesinin eş anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.
Sevgi kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Sevgi kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.
Sevgi İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
Sevgi kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;
sevgi beslemek
sevgi duymak, sevmek: Makedonya’da savaşmıştı ve Türk köylüsüne karşı büyük sevgi besliyordu. –H. E. Adıvar.
Deyim
el vergisi, gönül sevgisi
bize bir şey verene, armağan edene karşı gönlümüzde sevgi uyanır.
Atasözü
Sevgi İle İlgili Birleşik Sözler
Sevgi kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;
sevgi seli
Sevgi İngilizcesi
Sevgi kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir
- Sevgi – love
Sevgi Hakkında Detaylı Bilgi
Sevgi, bir nedene dayandırılamayan duygudaşlık. Sevgi kuramının kurucusu Psikanalist Erich Fromm, sevgiyi, insanlığın sorunlarına bir yanıt olarak, kişideki aktif ve yaratıcı gücün kaynağı bir enerji olarak ve bu söz konusu yaratıcılıkla sevmeyi de bir sanat olarak tanımlar. Bir sanat olması bakımından da uygulamada olgunluk gerektirir.
Sevgi Türleri
Sevginin türlerine ilişkin ilk psikiyatri dalında çalışma Sigmund Freud tarafından yapılmıştır. Freud, sevginin her türlüsünün kaynağının cinsellikolduğunu öne sürer. Bu görüşüyle çok büyük eleştirilere maruz kalsa da, biyolojik olarak sevginin, hormonlar ya da kimyasallar bakımından cinsellikten başka bir kanyağı yoktur. Freud’a göre sevginin bütün diğer türleri (aile sevgisi, tanrı sevgisi) uygarlıkla gelişen yüceltmelerin sonucudur ve cinsellikten türemiştir. Bu konuda özellikle yerli kültlerindeki totem-tabu anlayışı üzerinde durarak inceleme yapar.
Erich Fromm ise sevgiyi biyolojik kaynağı ne olursa olsun beş türde sınıflandırır.
Kardeş Sevgisi
Bu, sevginin en temel türüdür. Diğer bütün türlerin içinde yer alır. Sorumluluk, saygı ve başka insanları düşünme gibi davranışlar bu türdedir.
Anne Sevgisi
Annenin çocuğuna duyduğu koşulsuz sevgidir. Anaç sevginin en belirgin özelliği, koruyuculuk davranışıdır. Kardeşçe sevgideki gibi sorumluluk ve başka insanları önemseme davranışı burada da görülür. Ancak aradaki fark, sevginin, annenin çocuğuna zaten bağlı olduğu için bir karşılık ya da koşul sorgulamadan gerçekleşmesidir. Bu bağ determinist değil, annenin kendiyle bütün bir şeyi sevmekte olduğu için dönüşlüdür ve böylece öz sevgi içerir. Anne karşılık sorgulamaz, çünkü çocuğu sevmekle zaten kendini sevmektedir. Elbette sevginin bu türü anne-çocuk arasında sınırlı kalmaz. Bu biyolojik bağın olmadığı yerde de insan ilişkilerinde anaç sevgi görülebilir.
Cinsel Sevgi
Karşılıklı koruyuculuk, onaylama davranışlarını içerir. Diğer türlerden en belirgin farkı, cinsel sevgide eşitlik anlayışının olmamasıdır. Söz gelimi baba sevgisi bütün çocuklara eşittir. Kardeşini seven de bütün kardeşlerini sever. Ancak cinsel sevgide tek bir kişi seçilir ve cinsellik davranışı o kişiyle sınırlandırılır. Özellikle erkek canlı türleri çok eşlilik davranışı gösterse de, bu hormonlardankaynaklanmaktadır. Erkek bireyler etkin biçimde fazla sperm salgıladıkları için, bu spermleri olabildiğince fazla sayıda dişi bireye aktarmayı isterler. Dişi bireylerde ise çok eşlilik yaygın görülmez, çünkü onlar yumurtalarına çok önem verir ve bu yüzden eş konusunda seçicidirler.
Tek eşlilik, iyi eş seçimiyle verimli bireylerin doğması bakımından, biyolojik olarak önemli ve gereklidir. Çok eşlilik davranışı biyolojik olarak verimsizdir. Sevgi kuramı, erkek bireylere bir oto kontrol önerir. Çünkü sevmenin bir sanat olması bakımından sevgi, olgunluk ve çaba gerektirir.
Öz Sevgi
Öz sevgi, diğer bütün sevgi türlerin ön koşuludur. Sevgi kuramına göre, kendini sevmeyen başkasını sevemez. Öz sevginin egoizme, bencilliğe eşdeğer görülmesi bir halk inancıdır; çünkü herhangi bir sevgi türünde öz sevgi olmaması biyolojik olarak imkansızdır. Mantıksal açıdan da, başka insanları sevmek etik olansa, kişinin de kendi bir insan olduğu için kendini sevmesi etiktir ve bu yalnızca bir dönüşlülük olarak gereklidir. Bencillik ise diğer kişileri görmezden gelerek, onların varlıklarını önemsemeyerek, her şeyi kendi için isteyip gerekirse bunun uğruna diğer kişilere zarar vermektir. Kendini sevmeden başkasını sevme deneyimi, gelişmemiş ve olgunlaşmamış bir kişiliğin yansımasıdır ve dolayısıyla sevgi değil, aciz bir bağlılık duygusudur.
Tanrı Sevgisi
Sevme ihtiyacının temeli, felsefi düzeyde varlıktan izolasyondan, psikolojik düzeyde dış dünyadan ayrı kalmaktan uzaklaşma deneyiminden kurtulma isteğidir. Tanrı burada, en üst basamakta durarak bütün izolasyonu ve ayrılığı birleştiren bir simgedir.
Bu tanrı simgesi tarih boyunca erkek ya da dişi merkezli cinsiyetle nitelendirilmiştir. Örneğin Hristiyan tanrısı, inananlar tarafından “father” olarak ifade edilir ve erkektir. Erkek merkezli tanrı inanışı daha çok düzenleyiciliğe, yasa koymaya odaklıdır. Erkek tanrı, seküler ötesi, metafizik ya da irrasyonel anlamda her şeyi birleştiren bir simgedir.
Dişi merkezli tanrı inanışı ise, tanrıça adıyla, daha çok doğa düzeyinde ortaya çıkar. Bu tanrıçalar, daha çok doğaya ve seküler anlamda dünyaya odaklıdır. Türk mitolojisinde Toprak Ana ya da diğer mitolojilerde Mother Earth olarak ortaya çıkan tanrıça ise, doğanın spiritüel bir yorumuna dayanan dişidir, tanrıçadır. Burada tapınmaktaki amaç, doğayla ve seküler düzeyde insanlarla bütünleşmedir.
İslam dininde tanrı sevgisi, bir ibadet ve şart olarak ortaya çıktığı için, İslam tanrısının düzenleyici ve yasa koyucu nitelikte olduğu söylenebilir. Bunun dışında tanrı sevgisi, tasavvufta bütün insanların bir olması düşüncesine dayanan tasavvufta da ortaya çıkar. Tanrı simgesi yine birleştirme amacı taşır.
Sevgi Hakkında Neo-spiritüalist Tanımlar
- Sevgi insanların ruhunda bulunan değerli ve olumlu bir yetenektir.
- Fakat insanlar bu yeteneklerini her zaman ideale yakın bir değer olarak kullanamamaktadırlar. Yani insanlar birbirlerini gerektiği gibi sevememektedirler.
- Sevgi her şeyden önce fedakârlıktır, yani hiçbir karşılık beklemeden başkasına kendinden bir şeyler vermek esasına dayanır.
- ‘Gerçek sevgi’; merhamet, şefkat, fedakârlık gibi diğerkamca davranışlarla, uygulamalarla kendini gösterir; aksi takdirde kuru bir laftan ibaret kalır.
- Gerçek mutluluk, ebedi olmayan maddi değerlerle değil, ebedi olan canlı varlıklara, özellikle insan ruhlarına duyulan sevgiyle ve diğerkamca hareketlerle ilgilidir.
“Sevgi Nedir? Sevgi Ne Demektir? Anlamı” için 2 yanıt
sensin o asıl
ödevlerimde çok yardımı dokundu