Özet: “Göz Nedir? Göz Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Göz nedir, Göz ne demektir, Göz kelimesinin tanımı, Göz kelimesinin İngilizce karşılıkları, Göz ile ilgili atasözleri ve deyimler, Göz ile ilgili birleşik sözler ve Göz hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.
Göz Tanımı
Göz kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;
1. isim, anatomi Görme organı, basar |
2. Bazı deyimlerde, görme ve bakma |
3. Oda |
4. Bakış, görüş |
5. Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak |
6. Delik, boşluk |
7. Çekmece |
8. Terazi kefesi |
9. Nazar |
10. Sevgi, ilgi, gönül bağlantısı |
11. Ağacın tomurcuk veren yerlerinden her biri “Göz aşısı.“ |
12. Bölüm, hane |
13. Bazı yaraların uç bölümü |
Göz İle İlgili Örnek Cümleler
“Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin.”
“Şu fakir mahallede bir göz evim olsaydı / Nasıl sevinç içinde çıkardım şu yokuşu” – Z. O. Saba
“Bu sefer alacaklı gözüyle baktım.”
“Asıl felaket bu pınara sırt çevirmek, bu pınarın gözlerine taş tıkamak değil de ne olurdu?” – T. Buğra
“İğnenin gözü.” “Köprünün gözleri karış karış kazılmıştır.” – S. F. Abasıyanık
“Masanın gözleri.”
“İnsanı gözle yiyip bitirirler.” – Ö. Seyfettin
“Gözden düşmek. Göze girmek.”
“Dama tahtasında altmış dört göz vardır.”
“Çıbanın gözü.”
Göz İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
Göz kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;
göz açamamak | göz açıp kapayıncaya kadar | göz açtırmamak |
göz alabildiğine | göz ardı etmek | göz atmak |
gözaydın etmek | gözaydına gelmek | gözaydına gitmek |
göz boyamak | göz değmek | göz dikmek |
göz doldurmak | göz doyurmak | göz etmek |
göz gezdirmek | göz gördüğünü ister | göz göre göre |
göz görmeyince gönül katlanır | göz görür, gönül katlanır | göz gözü görmemek |
göz kamaştırmak (veya almak) | göz kaş süzmek | göz kesilmek |
göz kırpmadan | göz kırpmak | göz kırpmamak |
göz koymak | göz kulak olmak | göz (veya gözünün) kuyruğuyla bakmak |
göz süzmek | göz (veya gözünün) ucuyla bakmak | göz ucuyla görmek |
göz ucuyla süzmek | göz var, izan var | göz yıldırmak |
göz yummak | göz yummamak | gözden çıkarmak |
gözden (veya gözünden) düşmek | gözden geçirmek | gözden gönülden çıkarmak |
gözden ırak olan gönülden de ırak olur | gözden ırak tutmak | gözden ırak tutulmak |
gözden (veya gözünden) kaçırmak | gözden (veya gözünden) kaçmak | gözden kaybetmek |
gözden kaybolmak | gözden nihan olmak | gözden (veya gözünden) sürmeyi çalmak (veya çekmek) |
gözden uzaklaşmak | gözden uzak tutmak | göze almak |
göze batmak | göze çarpmak | göze diken olmak |
göze gelmek | göze girmek | göze görünmek |
göze görünmemek | göze yasak olmaz | gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek |
gözle yemek | gözleri bayılmak | gözleri berraklaşmak |
gözleri buğulanmak (veya bulutlanmak) | gözleri çivilenmek | gözleri çakmak çakmak (olmak) |
gözleri çukura gitmek (veya kaçmak) | gözleri dolmak (veya dolu dolu olmak) | gözleri dönmek |
gözleri fıldır fıldır olmak | gözleri fıldır fıldır etmek | gözleri ışıklı (olmak) |
gözleri kan çanağına dönmek (veya kanlanmak) | gözleri kapanmak | gözleri parlamak (veya parıldamak) |
gözleri sulanmak | gözleri süzülmek | gözleri şıldır şıldır dönmek |
gözleri takılıp kalmak | gözleri velfecri okumak | gözleri yaşarmak |
gözleri yuvalarından (veya evinden) fırlamak (veya uğramak) | gözlerinde şimşek çakmak | gözlerinden okumak |
gözlerine inanamamak | gözlerine mil çekmek | gözlerini bayıltmak |
gözlerini belertmek | gözlerini bitirmek | gözlerini devirmek |
gözlerini fal taşı gibi açmak | gözlerini kaçırmak | gözlerinin içi gülmek |
gözlerinin içine kadar kızarmak | gözü (veya gözleri) açılmak | gözü akmak |
gözü alışmak | gözü almamak | gözü arkada kalmak |
gözü bulanmak | gözü büyükte olmak | gözü çıkasıca |
gözü dalmak | gözü değmek | gözü doymak |
gözü dönesi | gözü (veya gözleri) dönmek | gözü dumanlanmak |
gözü dünyayı görmemek | gözü gibi sakınmak (veya saklamak veya esirgemek) | gözü gibi sevmek |
gözü gitmek | gözü gönlü açılmak | gözü görmemek |
(birini veya bir şeyi) gözü görmez olmak | gözü göz değil | gözü hiçbir şey görmemek |
gözü ısırmak | gözü ilişmek | gözü (veya gözleri) kamaşmak |
gözü kalmak | gözü (veya gözleri) kararmak | gözü (veya gözleri) kaymak (veya kaçmak) |
gözü kesmek | (birini veya bir şeyi) gözü kesmemek | gözü kızmak |
gözü korkmak | (bir şeyin) gözü kör olsun | gözü (veya gözleri) okşamak |
(bir şeyde) gözü olmak | gözü (veya gözleri) (bir şeyde veya bir şeyin üzerinde) olmak | (bir şeyde) gözü olmamak |
gözü sönmek | (birinden) gözü su içmemek | gözü (veya gözleri) takılmak |
gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz | gözü toprağa bakmak | (birini veya bir şeyi) gözü tutmak |
gözü uyku tutmamak | gözü (veya gözleri) üstünde kalmak | gözü yememek |
gözü yılmak | gözüm! | gözüm çıksın (veya kör olsun) |
(birini) gözüm görmesin | gözün aydın! | gözün … görsün |
(birinin) gözünde | gözünde büyümek | gözünde büyütmek |
(bir şey birinin) gözünde olmamak | gözünde (veya gözlerinde) şimşek (veya şimşekler) çakmak | gözünde tütmek |
gözünden kıskanmak | gözünden (veya gözlerinden) uyku akmak | gözünden (veya gözlerinden) yaş (veya yaşlar) boşanmak |
gözüne (veya gözlerine) bakmak | gözüne batmak | gözüne çarpmak |
gözüne diken olmak | gözüne dizine dursun | (birinin) gözüne girmek |
gözüne hiçbir şey görünmemek | gözüne ilişmek | gözüne karasu inmek |
gözüne kestirmek | gözüne sokmak | gözüne uyku girmemek |
gözünü (veya gözlerini) açmak | (birinin) gözünü açmak | (bir kadın bir erkekte) gözünü açmak |
(bir yerde) gözünü açmak | gözünü ağartmak | gözünü alamamak |
(bir şey) gözünü almak | gözünü ayırmamak | (birinin bir şey) gözünü bağlamak |
(bir şeyin) gözünü çıkarmak | gözünü daldan budaktan (veya çöpten) esirgememek (veya sakınmamak) | gözünü (veya gözlerini) dikmek |
gözünü doyurmak | gözünü dört açmak | gözünü (veya gözlerini) duman bürümek |
gözünü gözüne dikmek | gözünü hırs bürümek | gözünü … hırsı bürümek |
gözünü (veya gözlerini) kan bürümek | gözünü (veya gözlerini) kapamak | gözünü karartmak |
gözünü (veya gözlerini) kırpmadan | gözünü kin bürümek | (birinin) gözünü korkutmak |
gözünü (veya gözlerini) oymak | gözünü sevda (veya aşk) bürümek | gözünü sevdiğim |
gözünü seveyim | gözünü toprak doyursun | gözünü üstünden ayırmamak |
gözünü yıldırmak | gözünü yummak | (bir şeye) gözünü yummak |
gözünün bebeği gibi sevmek | gözünün çapağını silmeden | gözünün içine baka baka |
gözünün (veya gözlerinin) içine bakmak | gözünün üstünde kaşın var dememek | (birinin) gözünün yaşına bakmamak |
gözünün önüne gelmek | gözünün önünü görmemek | (bir şeye) … gözüyle bakmak |
gözüyle görmek | gözüyle (veya gözleriyle) tartmak |
Göz İle İlgili Birleşik Sözler
Göz kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;
göz açıklığı | göz akı | göz alıcı | gözaltı |
göz altı | göz aşısı | göz aşinalığı | göz bağcı |
göz bağı | göz bankası | göz banyosu | göz bebeği |
göz bilimi | göz boncuğu | gözdağı | gözdemiri |
göz dikeği | göz dişi | göz doktoru | göz emeği |
göz erimi | göz etçiği | gözevi | göz göz |
göz göze | göz hakkı | göz hapsi | göz kadehi |
göz kamaştırıcı | göz kapağı | göz kararı | göz kesesi |
göz memesi | göz merceği | göz nuru | göz önü |
göz pencere | göz pınarı | göz sevdası | göz taşı |
gözyaşı | göz yoklaması | göz yuvarı | göz yuvası |
göz zarı yangısı | göze göz | gözü aç | gözü açık |
gözü bağlı | gözü dışarıda | gözü doymaz | gözü gönlü tok |
gözü kapalı | gözü kara | gözü keskin | gözü pek |
gözü sulu | gözü tok | gözü yolda | gözü yüksekte |
açgöz | açıkgöz | aynagöz | camgöz |
cam göz | cingöz | çekik göz | dört göz |
eski göz ağrısı | gümüş göz | ilk göz ağrısı | karagöz |
Karagöz | kem göz | kene göz | kötü göz |
lokma göz | paragöz | patlak göz | petek göz |
sarıgöz | sulu göz | süzgün göz | tepegöz |
uyur göz | yalıngöz | yüz göz | balıkgözü |
devegözü | horozgözü | kartalgözü | kedigözü |
kemer gözü | koltuk gözü | koyungözü | kuşgözü |
malın gözü | mandagözü | öküzgözü | palamar gözü |
sığırgözü | torpido gözü | turnagözü | tütsü gözü |
gündüz gözüyle | çıplak gözle | bu gözle | halkalı gözler |
tepegözler |
Göz İngilizcesi
Göz kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir;
- Göz – eye
Göz Hakkında Detaylı Bilgi
Göz, göz çukurunda bulunan, iri bir bilye büyüklüğünde, görmeyi sağlayan küremsi bir organdır. Göz, ışığı geçirmeye ve kırmaya elverişli üç tabakanın birleşmesinden oluşmuştur. En dıştaki birinci tabakaya, Sklera ya da “gözakı” denir. Bu tabaka önde tümsekleşerek, saydam Kornea tabakası olarak devam eder. Beyaz ve lifli yapıda olan bu sert tabaka, gözü dış darbelere karşı koruyan kalın bir zardır. Çok damarlı bir bağ dokusu olan damar tabaka, iki yüzündeki boyalıhücre örtüsüyle, gözyuvarını tam bir karanlık oda haline getirir.