Özet: “Gen Nedir? Gen Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Gen nedir, Gen ne demektir, Gen kelimesinin tanımı, Gen kelimesinin eş anlamlısı, Gen kelimesinin ingilizce karşılıkları, Gen ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Gen hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.
Gen Tanımı
Gen kelimesi Fransızca kökenli bir kelimedir ve Gen kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;
1. sıfat Geniş
1. sıfat Üçgen, dörtgen vb. geometri terimlerinde “kenarlı” anlamıyla kullanılan bir söz
1. sıfat Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış (tarla)
“Yurdumuzun neresinde işlenmemiş bir parça toprak, gen bir tarla görsem seni anarım.” – N. Cumalı
1. isim, biyoloji İçinde bulunduğu hücre veya organizmaya özel bir etkisi olan, kuşaktan kuşağa ve hücreden hücreye geçen kalıtımsal öge
Gen Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı
Gen kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Gen – geniş / jen
Gen kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Gen kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.
Gen İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
Gen kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;
- Gen kelimesinin geçtiği herhangi bir atasözü veya deyim bulunamamıştır.
Gen İle İlgili Birleşik Sözler
Gen kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;
- altıgen
- beşgen
- çeşitkenar üçgen
- çokgen
- dış çokgen
- dik üçgen
- dikdörtgen dikgen
- dokuzgen
- dörtgen
- eşkenar dörtgen
- eşkenar üçgen
- iç çokgen
- ikizkenar üçgen
- köşegen
- küresel üçgen
- ongen
- sekizgen
- üçgen
- yedigen
Gen İngilizcesi
Gen kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir
- Gen – gene
Gen (Biyoloji) Hakkında Detaylı Bilgi
Gen, bir kalıtım birimi. Bir kromozomun belirli bir kısmını oluşturan nükleotid dizisidir. Popüler ve gayrıresmi kullanımda gen sözcüğü, “bir ebeveyinlerinden çocuklarına geçen belirli bir karakteristiği taşıyan biyolojik birim” anlamında kullanılır.
Gen, genom dizisinde yeri tanımlanabilen, transkripsiyonu yapılan, düzenleyici ve/veya fonksiyonel bölgeleri olan bir bölgedir. Gen regülasyonu ve transkripsiyonunun karmaşıklıklarını içeren, yeni ve öz bir tanıma göre gen, “aynı sınıftan (protein veya RNA) işlevsel ürünler şifreleyen, potansiyel olarak birbiriyle örtüşen, genom dizilerinin birleşimidir”.
Gen, kalıtımın temel fiziksel ve işlevsel birimidir. Her gen, protein veya RNA molekülü gibi özel bir işlev taşıyan kromozomların belli bir noktasındakinükleotid dizilerinden oluşur.
Klasik genetikte, aynı biyolojik işlevleri yöneltip yöneltmemelerine ve karşılıklı rekombinasyon yapıp yapmamalarına göre alel ve alel olmayan genler vardır. Alel genler, aynı özellik üzerinde etkili olan genlerdir.
Klasik genetikte gen bir alt birim olarak kullanılır. Mutasyon ve kombinasyonların genlerde oluştuğu kabul edilir.
Kalıtım olayı, doğrudan kromozomların mitoz ve mayoz bölünmeler ve döllenme deki davranışlarına bağlıdır. Her bir kromozomda sayısız kalıtım birimleri, genler bulunur.
Bir karakter kalıtımı ancak birbirlerine zıt iki durum olduğu zaman incelenebilir. Mendel’in çalışmalarında bezelyelerde ele aldığı şekil morfolojisinde düzgün ve buruşuk tohum özellikleri gibidir. Canlı birey böyle zıt durumlardan sadece birini gösterebilir. Bu nedenle alel genlerden söz edilir. Homolog kromozomların aynı lokusunda yer alan, iki veya bazen daha fazla sayıda alternatif karakterlerin genlerine “alel genler” denir. Düzgün ve buruşuk tohum morfolojislerini belirleyen genler gibi.
Genlerin Simgelerle Gösterilmesi
Genler, fenotipte baskın olarak gösterdikleri özelliklerinin isimlerinin genellikle kelimenin baş harfi ile simgelenir. Örneğin, farelerde siyah renk baskın olduğu için farelerdeki kalıtımda siyah renk “S” harfi ile, kahverengi çekinik olduğu için “s” harfi ile simgelenir. Baskın olan genler genelde yabanıl genlerdir. Çekinik genler ise, baskın genin mutantı olarak kabul edilir. Diploid canlılarda bir özellik üzerinde etkili olan, yani alel olan iki gen olduğundan her zaman genotip iki harfle yazılır. Örneğin saf siyah SS, saf kahverengi ss, melez Ss olarak gösterilir. Son zamanlarda homozigot çekinik fenotip özelliğin küçük baş harfi, mutasyona uğramış geni göstermek için kullanılmaktadır. Bununla beraber, “s+“, “+s” ya da “+” gibi simgeler de baskın geni göstermek için kullanılır.
Bir çaprazlamada bireylerin eşeylerini dikkate almak gerekiyorsa, önce dişinin genotipi, arkasına dişi işareti (♀), daha sonra çaprazlamanın simgesi olan “X” işareti ve onun sağ yanına erkeğin genotipi ve sonra işareti yazılır. Örneğin, SS (s+s+)♀ X ss (ss). Erkek ve dişi işartei olmadığı zaman sağdaki simge dişiye, soldaki simge erkeğe ait kabul edilir. Geri çaprazlama yapılırken, ataların eşeyleri gen çifti açısından yer değiştirir. Örneğin SS ♀ X ss yerine, ss ♀ X SS gibi.
Gametlerde alel çiftler birbirinden ayrıldığı için ve haploid organizmalarda genler tek bir harfle gösterilir. Örneğin; S ve s gibi. Hücrenin kromozomlarında bulunan, canlı bireylerin kalıtsal karakterlerini taşıyıp ortaya çıkışını sağlayan ve nesilden nesile aktaran kalıtım faktörleri. Genetik unsurun en küçük parçası. Gen terimi ilk olarak 1909’da Johannsen tarafından o zamana kadar farklı isimlerle ifade edilen kalıtsal üniteler için kullanılmıştır. Canlıların atalarından aldıkları ve çoğunlukla değişmeden nesillerine aktardıkları özelliklere “kalıtsal karakterler” denir. Bir canlı türündeki benzerlik ve farklılıkların ortaya çıkışında gen denilen kalıtım maddesinin ve çevrenin etkisi büyüktür. Kalıtım maddesi denince, ana-babanın üreme hücrelerindeki “genetik bilgi”nin tamamı anlaşılır. Hücre ve genler üzerinde yapılan araştırmalar, genlerin kromozomlar üzerinde bir kolyenin boncukları gibi dizili olduğunu göstermiştir. Son yıllarda bir organizmanın yapı proteinlerinin ve hücre yapısının DNA adlı bir organik molekül aracılığı ile dölden döle aktarıldığı anlaşılmıştır. Genin, çok uzun spiral (sarmal) şekilli DNA molekülünün kalıtımla ilgili bir bölgesi olduğu kabul edilmektedir. Gen, belli uzunluktaki bir DNA parçasıdır. Yapısında yaklaşık olarak 1500 nükleotit bulunur. Hücre bölünmesi sırasında genetik materyal her iki hücrede de bulunabilmek için kendini eşleme özelliğine sahiptir. Her gen, birçok genetik (irsi) mesaj taşır. Genler, her canlı ferdin kendisine ve türüne has morfolojik, psikolojik karakterleri ihtiva eden ve bu karakterleri kalıtsal olarak nesilden nesile değişmeksizin intikal ettiren harika yapılardır.
Her canlı ferdin ve neslinin hayat planı DNA yapısındaki genlerde kodlanmıştır. DNA’lar kendilerinin kopyalarını yaparak, üreme hücreleriyle bu genetik şifrelerini nesilden nesile iletirler. Her canlının ve neslinin vücut yapısı ve her çeşit karakteri kromozomların genlerinde ilahi birkudret ile kodlanmıştır. Her karakter en az iki genle tayin edilir. Genetikte her gen bir harfle temsil edilir. Dominant (baskın) genler büyük harfle, resesif (çekinik) genler aynı harflerin küçükleri ile ifade edilir. Gen çiftleri homolog kromozomların karşılıklı yerlerinde bulunur. Aynı karakterler üzerine aynı yönde etki eden genlere “identik genler” adı verilir. AA, aa identik genlerdir. Aynı karakterler üzerine zıt yönlü etki eden genlere de “alel genler” adı verilir. B geni b’nin alelidir. Pratikte ise, gerek aynı yönde gerekse zıt yönde etki eden gen çiftlerine alel denilmektedir. Gen çiftinde (alelde), her iki gen aynı ise, organizmanın genotipi homozigot, farklı ise heterozigottur. AA gen çifti homozigot bir genotipi, Aa veya Bb gibi bir alel ise heterozigot bir genotipi gösterir. Alel gendeki her iki genin özellikleri aynı anda organizmada ortaya çıkmaz. Daha çok birinin özelliği canlıda kendini gösterir. Bu gene baskın (dominant) gen denir. Bir başka deyişle, görünüşte kendini gösteren gene dominant gen, etkisi gizli kalan, fakat diğer döllere özellikleri aktarılmaya devam eden gene de çekinik (resesif) gen denir. Bir ferdin her hücresinde sahip olduğu genlerin toplamı onun genotipini meydana getirir. Organizmanın belli bir andaki görünüşü ve durumu da onun fenotipidir. Her organizma fenotipini, genotipi ile ortam şartlarının (çevrenin) karşılıklı etkileşmesi sonucunda kazanır.
Çevre şartlarının farklı olması sebepiyle canlının dış görünüşünde husule gelen değişiklikler kalıtsal değildirler. Böyle olmakla beraber kalıtım ve çevrenin canlı üzerindeki etkisini birbirinden ayırmak mümkün değildir. Farklı çevre şartlarında bir canlının fenotipinde meydana gelen değişikliklere modifikasyon denir. Modifikasyonlar sonradan kazanılan özellikler olduğu için, dölden döle geçemezler. Bir değişikliğin kalıtsal olabilmesi için, üreme hücrelerinin genetik bilgisinde ortaya çıkması gerekir. Çevre şartlarının değişimiyle fenotipte meydana gelen değişiklikler, genlerin değişmesiyle değil, genlerin işleyişindeki değişmeyle ortaya çıkmaktadır.
Modifikasyonlar ısı, ışık, nem ve besin gibi çeşitli faktörlerin etkisiyle meydana gelmektedir. Genotipleri birbirinden farklı olan iki ferdin eşleştirilmesi (hayvanlarda) veya tozlaştırılması (bitkilerde) işine hibridizasyon veya melezleme denilmektedir. Bu işlem sonucu meydana gelen ferde de hibrid (melez) denir. Genellikle dominant genlerle geçen özellikler, her kuşakta ortaya çıkar ve birçok ferdin fenotipinde kendilerini gösterirler. Örnek verilecek olursa, insanda gece körlüğü bir dominant gen tarafından kontrol edilir ve bu hastalığa sahip olanların çocuklarında görülmeleri sıktır. Resesif karakterler her dölde görülmezler. Çünkü dominant genle beraber bulunan çekinik gen, maskelenir ve fenotipte kendini gösteremez. Resesif genler ancak bir fertte homozigot hale geçince (alelde her iki gen de aynı olunca) kendilerini belli ederler. Bundan dolayı resesif bir genle iletilen bir hastalık veya özellik, birçok nesil boyunca gizli olarak taşınır. Bir kısım genler homozigot halde bulundukları zaman, hayatla bağdaşmazlar yani öldürücüdürler. Bunlara “letal genler” denir. İnsanda heterozigot dominat haldeyken kısa parmaklılığa sebep olan gen homozigot hale geçince, gelişmenin erken dönemlerinde ölüme sebep olur. Bazı genler ise heterozigot oldukları zaman yine öldürücüdürler. Ancak bunlarda şahsın bir müddet yaşaması mümkün olur. Böyle genler de semi-letal (yarı öldürücü) genler ismini alır.