Özet: “Ebru Sanatı Nedir? Ebru Sanatı Anlamı ve Malzemeleri” başlıklı yazımızda Ebru Sanatı nedir, Ebru Sanatı ne demektir, Ebru Sanatı kelimesinin tanımı, Ebru Sanatı tarihi, Ebru Sanatı malzemeleri, Ebru Sanatının günümüzdeki yeri gibi Ebru Sanatı hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.
Ebru Sanatı Hakkında Detaylı Bilgi
Ebru, kitreyle yoğunlaştırılmış su üstünde, özel hazırlamış boyalarla oluşturulan desenlerin kâğıt üzerine geçirilmesi yoluyla yapılan bir süsleme sanatıdır.
Ebru Sanatı Tarihi
Ebru sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle beraber bu sanatın doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu düşünülmektedir. Bazı İran kaynaklarında Hindistan’da ortaya çıktığı yazılıdır. Bazı kaynaklara göre de Türkistan’daki Buhara kentinde doğmuş ve İran yoluyla Osmanlılar’a geçmiştir. Batıda ebru “Türk Kağıdı” ya da “mermer kağıt” olarak adlandırılmaktadır.
Ebru, geven otunun özsuyundan elde edilen kitre veya deniz kadayıfı bitkisi (kerajin) ile kıvamı arttırılmış suyun üzerine, içine öd katılarak suyun dibine çökmeyecek hale getirine boyaların serpilmesi ve su yüzeyinde meydana gelen şekillerin olduğu gibi ya da biz adı verilen metal uçlu bir aletle müdahale edilerek bir kağıda geçirilmesi yoluyla yapılır.
Ebru sanatının köklerinin 9. ve 10. yüzyıla kadar uzandığı varsayılmaktadır. Bilinen o ki, bu sanat, kağıdın tarih sahnesine girmesiyle gelişmiştir. 10.yüzyılda Çinli bürokrat Su Yijian (MS 957-995) Fırça, mürekkep, mürekkep taşı ve desenli kağıdı ” Wen Fang Si Pu (Çalışmanın dört hazinesi) ” olarak kaydetmiştir. Çin’de liu-şa-cien (流沙箋), XII. asırdan itibaren Japonya’da suminagaşi (墨流し) ve beninagaşi (紅流し) isimleriyle yapılan bir takım çalışmaların mevcudiyeti, daha sonraki asırlarda Çağatay Türkçesi’yle ebre (ابره) adını alarak Türkistan’da ortaya çıkan bu sanatın tarihi gelişimi hakkında, müphem de olsa bir fikir vermektedir. Türkistan’dan en geç 16. asır başlarında İpekyolu’nu takiben İran’a geçişinde ebri (ابری) olarak isimlendirilen bu sanat, görünüşüyle gerçekten bulut kümelerine benzer şekiller taşıdığından, buluta nisbet ifade eden bu Farsça ismi doğrulamaktadır. Osmanlı ülkesinde de revaç bulan aynı isim, telaffuz zorluğundan son yüzyılda Türkçede ebru’ya dönüşmüştür. Galat olmakla beraber, kaş gibi şekiller de ihtiva ettiğinden, bu sanata ebru denilmesi bir çelişki sayılmamalıdır; çünkü ebru kelimesi Farsça’da kaş manasına gelmektedir. XVI. asır ortalarında Mir Muhammed Tahir (میر محمد طاهر) tarafından Hindistan’da yapılmaya başlandığı rivayet olunan ebruculuk, buradan İran’a ve sonra da İstanbul’a kadar yayılmıştır. Aynı yüzyılın sonlarında, İstanbul’dan Avrupalı seyyahlar tarafından kendi memleketlerine götürülen ebru kağıtları önce Almanya’da, sonra da Fransa ve İtalya’da mermer kağıdı veya Türk mermer kağıdı, hatta sadece Türk kağıdı adıyla tanınıp benimsenmiş ve oralarda da yapılmaya başlanmıştır. Zaman içinde İngiltere ve Amerika’ya da yayılan ebru kağıdı, her ülkenin sanat anlayışına göre bir başkalık gösterir. Bunda, kullanılan değişik malzemenin de rolü olmalıdır. Belgelenen en eski ebru örneği 16. yüzyıla aittir. Kağıdın süslenmesinde, kıt’a ve levhaların iç ve dış pervazlarında, yazma ciltlerinde yan kağıdı olarak sıkça kullanılmıştır. (Derman، M.Uğur Osmanlı Ansiklopedisi. C.11,s.189)
Ebru hakkında Türkçe kaleme alınmış bilinen en eski eser, 1615’ten sonra yazılan “Tertib-i Risâle-i Ebrî” (ترطیبِ رسالۀ ابری) adlı yazma kitapçıktır. Günümüzde bilinen ebru tarzındaki eserler ilk kezOrta Asya – Osmanlı coğrafyasında ortaya çıkmıştır. Ebrunun tarihi ile ilgili olarak sayın Uğur Derman (Türk Santında Ebrû), tarihi kestirilebilen en eski ebru olarak, üzerinde Mâlikî Deylemî’ye ait bir kıt’anın bulunduğu ve Gürcistan’da yazılmış olan 1554 tarihli bir ebruyu gösterir. Bu ebrunun, hafif ebru olarak yapılmış olması ve hafif ebrunun ancak belli bir ustalaşmadan sonra yapılabildiği gözönüne alınacak olursa, ebrunun orijinin çok daha eskilere dayandığı düşünülmektedir.
Osmanlı döneminde başlıbaşına bir sanat ve iş kolu olan ebruculuk, 20. yüzyıl başlarına gelindiğinde unutulma noktasına gelmiştir. Bu sanatın tekrar hayat kazanması, ebru sanatına ‘çiçekli ebru’yu geliştiren büyük sanatçı Necmeddin Okyay sayesinde olmuştur. Okyay’dan sonraki büyük merhale Mustafa Düzgünman’dır.
Ebru Malzemeleri
Kağıt
Emici özelliği fazla ve mat olanları tercih edilir. Genellikle birinci hamur kâğıt kullanılır.
Su
Kitre, deniz kadayıfı, boy tohumu veya sahlep gibi suyun yoğunluğunu sağlayacak doğal maddeler ile karıştırılır. Su kireçsiz ise dinlendirilmiş musluk suyu olabilir. Eskiler yağmur suyu kullanırmış. Tercihen saf su kullanılmalıdır.
Toprak boya
Ebruda kullanılan boyalar eskiden doğada bulunan topraktan elde edilirmiş. Bu toprak ezilip, elekle elenip ve suda süzülerek kullanıma hazır hale getirilirmiş. Günümüzde ezilmeye hazır halde ya da ezilmiş toz boyalar kullanılmaktadır. Toprak boyalar mermer ve destiseng denilen el taşının yardımıyla ezilerek macun kıvamına getirilerek kullanılır.
Öd
Öd genellikle büyük baş hayvanların safrakesesinden elde edilir. Safrakeseleri delinir ve içindeki öd süzülerek bir kapta toplanır, benmari usulü kaynar suda 20 dakika bekletilir. Yüzeyde biriken köpük bir kaşık yardımıyla alınır. Bu işlem kötü bir kokuya neden olduğu için açık havada yapılması önerilir. Kalkan balığı ödü de kumlu-kıçıklı ebru yapımı için uygundur. Günümüzde resim malzemesi satılan yerlerde rafine öd bulunmaktadır.
Kitre
Ebru yapımında kullanılan suyun belli bir yoğunluğa sahip olması ve özel olarak hazırlanan boyayı üzerinde tutabilmesi gerekmektedir, her hangi bir suyla ebru yapılamaz. Ebrunun suyuna bu özelliği veren maddenin ismi kitredir. Kitre, Türkiye’nin güney ve güneydoğu bölgelerinde kırlarda yetişen yabani bir dikenin(geven) özsuyudur. Yerel halk, kırlarda geven dikeninin gövdesine bıçakla çizik atar, birkaç gün beklerler. Bitkinin özsuyu çizik bölgeden akar ve kurur. Bir ağaç kabuğuna benzer görünüm alır. Bu kabuklar tek tek toplanır. Kabuk şeklinde olan kitre aktarlarda satılmaktadır. Ebrunun suyu hazırlanırken saf suyun içine belli ölçülerde kitre konulur. Su, ağzı kapalı bir kapta bu şekilde bir süre bekletilir. Belli zaman aralıklarıyla mıncıklanarak eriyen kitre özünün dağıtılması gerekir. Suyun yeterli yoğunluğa ulaşmasından sonra, içinde kalan erimemiş kitre kalıntılarını ayırmak için, ebru suyu iyice süzülmelidir.
Kitre ebru yapımında kullanılan, suyun belli bir yoğunlukta olması için suya karıştırılan maddelerden biridir. Ünlü Ebrucu Sacid Okyay ebru yapımında en iyi sonucu salep’in verdiğini ancak kitrenin daha ucuz olması sebebi ile kitre kullandığından bahseder.
Deniz kadayıfı
Kitrenin hazır hale gelmesi yaklaşık 5-6 gün gerektiği için deniz kadayıfı denilen deniz yosunu kullanılabilir. Hazır toz halde satılır. 50 g toza 5 l saf su ilave edilerek topaklanma olmamasına dikkat edilerek mikserle veya kaşık ile karıştırılır. Bir saat içinde hava kabarcıkları yüzeye çıkıp patlayana kadar karıştırılır. Ve kullanıma hazır hale gelir.
At kılı ve Gül Dalı
Fırça yapımında kullanılan at kılları tercihen yaşlı atların kuyruklarından elde edilir. Yele kılları da kullanılmaktadır, ancak bu tür fırçalar kuyruk kılından yapılanlar kadar düzgün olmamaktadır. At kılı tercih edilmesinin nedenleri gözenekleri nedeniyle boyaların fırçadan bir vuruşta dökülmemesidir. Böylece tüm yüzeye eşit büyüklükte ve miktarda boya dökülebilir ve tabanı oluşturur.
Fırçada gül dalı kullanılması; gül dalının esnek olması, kolay küf tutmaması nedeniyledir.
Ebru çeşitleri
Battal ebru
İki veya üç renk boyanın fırçayla damlalar halinde su yüzeyine serpilmesinden sonra hiç bir ek müdahelede bulunmaksızın kağıda geçirilmesi yoluyla olur. Tüm ebru çeşitlerinin yapımına önce battal ebru yapılarak başlanır.
Gelgit ebru
Battal ebrudan sonra biz yardımıyla tekne yüzeyinde eşit aralıklı, teknenin kenarlarına paralel zıt yönde çizgiler oluşturulur.
Bülbül yuvası
Helezonik yuvarlaklar oluşturacak biçimlerin tekne yüzeyinde eşit büyüklüklerle sıralanması yoluyla oluşturulur.
Şal ebrusu
Uçları kıvrımlı s harfine benzer kıvrımlı şekiller oluşturularak yapılır.
Taraklı ebru
Ebru tarağı adı verilen bir araçla gelgit ebru üzerinde oluşturulan bir çeşittir.
Hatip ebrusu
Pastel renkli bir şal ya da taraklı ebru zemin üzerine çiçek, çarkıfelek ya da yıldız benzeri şekiller oluşturularak yapılır.
Çiçek ebrusu
Pastel renkli bir şal ya da taraklı ebru zemin üzerine karanfil, papatya, gül, sümbül, gelincik gibi çiçek figürlerinin stilize edilerek kendilerine özgü tekniklerle yapılmasıyla elde edilir.
Günümüzde Ebru Sanatı
Günümüzde Mustafa Düzgünman’dan (1920-1990) sonra gelen ebru sanatçıları arasında, (tarih sırasına göre) Sacit Okyay, Sami Okyay,Fuat Başar, Alparslan Babaoğlu, Sabri Mandıracı, Sadreddin Özçimi, Sedat Altınöz, Hikmet Barutçugil, İsmail Dündar, Mahmut Peşteli yer almaktadır.