Özet: “Atmosfer Nedir? Atmosfer Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Atmosfer nedir, Atmosfer ne demektir, Atmosfer kelimesinin tanımı, Atmosfer kelimesinin eş anlamlısı, Atmosfer kelimesinin ingilizce karşılıkları, Atmosfer ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Atmosfer hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.
Atmosfer Tanımı
Atmosfer kelimesi Fransızca kökenli bir kelimedir ve Atmosfer kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;
1. isim, gök bilimi Yeri veya herhangi bir gök cismini saran gaz tabakası, gaz yuvarı
2. gök bilimi Hava yuvarı
3. İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam, hava
“Ben akşama kadar ruhunu sarmış olan facia atmosferinden kurtulmak isterim.” – B. Felek
4. fizik Basınç birimi olarak kullanılan, 15 °C’de deniz yüzeyinde, 76 santimetre uzunluğunda ve tabanı 1 santimetrekare olan cıva sütununun ağırlığı (1 kilogram 33 gram)
Atmosfer Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı
Atmosfer kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Atmosfer – hava / gaz yuvarı
Atmosfer kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Atmosfer kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.
Atmosfer İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
Atmosfer kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;
- Atmosfer kelimesinin geçtiği herhangi bir atasözü veya deyim bulunamamıştır.
Atmosfer İle İlgili Birleşik Sözler
Atmosfer kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;
- Atmosfer basıncı
Atmosfer İngilizcesi
Atmosfer kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir
- Atmosfer – atmosphere
Atmosfer Hakkında Detaylı Bilgi
Atmosfer veya gazyuvarı, herhangi bir gökcisminin etrafını saran ve gaz ile buhardan oluşan tabaka. Yerçekimi sayesinde tutulan atmosfer, büyük ölçüde gezegenin iç katmanlarından kaynaklanan gazların yanardağ etkinliği ile yüzeye çıkması sonucu oluşmakla birlikte, gezegenin tarihi boyunca Dünya dışı kaynaklardan da beslenmiş ve etkilenmiştir.
Dünya’nın atmosferi, basınç ve yoğunluk açısından diğer yer benzeri gezegenlerden Mars’a göre yaklaşık 100 kat daha büyük, Venüs’e göre ise yaklaşık 100 kat daha küçük bir gaz kütlesini ifade eder. Ancak bileşim açısından bu iki gezegenin atmosferlerinden çok farklı olduğu gibi, Güneş Sistemi içinde de eşsizdir.
Atmosfer Basıncı Nedir
Atmosfer basıncı havanın ağırlığının bir sonucudur. Dolayısıyla yere ve zamana göre değişir. Atmosfer basıncı 5 km’de yaklaşık %50 azalır. Yer çekimi nedeniyle bu gaz kütlesinin bir ağırlığı vardır ve gezegen yüzeyine doğru alçaldıkça artan bir basınç yaratır. Basınç, normal atmosferde, 0 °C’de, 760 mm’lik bir cıva sütununun yarattığı basınca eşittir. Atmosferin toplam kütlesinin yaklaşık 5,1 x 1015 ton olduğu sanılmaktadır; bu da Dünyanın toplam kütlesinin milyonda birinden daha azdır.
Atmosfer Bileşimi
Atmosfer renksiz, kokusuz, tatsız, çok hızlı hareket edebilen, akışkan, elastik, sıkıştırılabilir, sonsuz genleşmeye sahip ısı geçirgenliği zayıf ve titreşimleri belli bir hızda ileten bir yapıya sahiptir. Tam olarak yüksekliği saptanamamıştır. “Homojen atmosfer” olarak isimlendirilen ve yoğunluğun hemen hemen aynı olduğu alt bölümün yüksekliği 8 km civarındadır. Bu seviyeden sonra yoğunlukyükseklikle azalır ve seyrek gaz kütleleri şekline dönüşerek uzay boşluğuna kadar uzanır ki bu bölge de “heterojen atmosfer” olarak isimlendirilir.
Belirgin olan bir şey; atmosferin üst seviyesinin 30 km civarında son bulduğudur. Bu seviyeden sonra da hava bulunduğunu söylemek doğrudur fakat bu bölümün meteoroloji ile bir ilişkisi yoktur. Şöyle ki 80 km yukarıda güneş ışınlarını yansıtabilecek kadar hava, 300 km yukarıda meteorların atmosfere girişinde sürtünme nedeniyle ışık verebilmesi ve hatta 600 km yukarıda aurora’ların gözlenmesi buralarda da az da olsa atmosferin olduğu yönünde ipuçları vermektedir. Atmosferin yeryüzüne yakın katmanlarının yüzde 78’i azot, yüzde 21’i de oksijenden oluşur. Yüzde 1’i ise su buharı, argon,karbondioksit, neon, helyum, metan, kripton, hidrojen, ozon ve ksenon elementlerinden oluşur. Bunlara toz ve duman gibi maddeler de katılır.
100 km yükseğe kadar azot-oksijen oranında önemli bir değişiklik olmaz, yalnızca 20-30 km arasındaki yüksekliklerde bir ozon yoğunlaşması gözlenir. Bu ozon katmanının önemli bir işlevi vardır, çünkü güneşten gelen morötesi ışınların büyük bir bölümü bu katman tarafından süzülür. Ama buradaki ozon hem miktar, hem de yüzde olarak çok fazla değildir.
100 km’nin üzerinde hızlı bir sıcaklık düşmesi gözlenir. Buradaki gazlar artık çok ince katmanlar biçimindedir. Daha çok da hafif gazlar bulunur. Bu gazlar morötesi ışınların etkisiyle ayrışır ve böylece burada oksijen serbest atomlar halinde bulunur. Işıl ayrışma denen bu olay 200 km yükseklikte daha da yüksek bir düzeye çıkar.
Su buharı, yer ve zamana göre değişen biçimde, atmosferin alt katmanlarına karışmış olarak bulunur ve yaklaşık 10-15 km yükseklikten sonra azalmaya başlar. Yeryüzünün iklim ve meteoroloji koşulları üstünde bu su buharının önemli bir rolü vardır, çünkü bulutlara asılı olan su buharı yağış olarak yeryüzüne düşer.
Heterosfer
Yeryüzeyinden 100 km yükseklikten itibaren atmosferin bileşim açısından bu türdeş yapısı kaybolmaya başlar. Bu nedenle ‘heterosfer’ adı verilen ve atmosferin son derece seyrek olduğu bu alanlarda, hareketlilik az olduğu için, gazlar uzun dönemde moleküler ağırlıklarına göre alçaktan yükseğe doğru hafife gidecek şekilde tabakalanma eğilimindedir. Güneş ışınlarının iyonize edici etkisinin güçlü hissedildiği bu bölgelerde, fotokimyasal etkinlikler de giderek önemli hale gelir, ve atmosfer bileşimini etkiler.
600-1,500 km arasında atmosferdeki oksijenin yerini, güneşteki lekelerin durumuna göre değişen bir biçimde, helyum alır, bunun üstünde de bir hidrojen katmanı bulunur. Onun için burada yerküreyi çepeçevre saran bir hidrojen tacından söz edilebilir. Yüksek enerjili güneş ışınlarının etkisi ile hızlandırılan bu hafif atomlar, Yerkürenin kütleçekiminden kurtularak uzaya kaçarlar. Eksilen hidrojenin yerini, fotokimyasal etkilerle yüksek atmosfer katmanlarındaki su moleküllerinin parçalanması sonucunda ortaya çıkan hidrojen alır. Bu nedenle hidrojen kaybı gezegenin değerli su kütlesinin kaybı anlamına gelmektedir. Ozon tabakasının tahribatı sonucunda, fotokimyasal etkinliklerin atmosferin su buharından zengin olduğu alçak tabakalarına doğru inmesi bu yönden de tehlike yaratmaktadır.