Özet: “Araf Nedir? Araf Ne Demektir? Anlamı” başlıklı yazımızda Araf nedir, Araf ne demektir, Araf kelimesinin tanımı, Araf kelimesinin eş anlamlısı, Araf kelimesinin ingilizce karşılıkları, Araf ile ilgili atasözleri ve deyimler ve Araf hakkında detaylı bilgileri bulacaksınız.
Araf Tanımı
Araf kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve Araf kelimesinin anlamı Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğünde aşağıdaki şekildedir;
özel, isim İslam inancına göre cennet ile cehennem arasında bir yer
Araf Eş Anlamlısı ve Zıt Anlamlısı
Araf kelimesini eş anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Araf kelimesinin eş anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.
Araf kelimesini zıt anlamlı karşılığı aşağıdaki gibidir;
- Araf kelimesinin zıt anlamlı karşılığı bulunmamaktadır.
Araf İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
Araf kelimesi ile ilgili atasözü ve deyimler aşağıdaki gibidir;
- Araf kelimesinin geçtiği herhangi bir atasözü veya deyim bulunamamıştır.
Araf İle İlgili Birleşik Sözler
Araf kelimesi ile ilgili birleşik sözler aşağıdaki gibidir;
- Araf kelimesinin geçtiği herhangi bir birleşik söz bulunamamıştır.
Araf İngilizcesi
Araf kelimesinin İngilizce karşılıkları ise aşağıdaki gibidir
- Araf – purgatory
Araf Hakkında Detaylı Bilgi
Araf, bazı din ve inançların ahiret kavramlarında yer alan, kötüler ve iyilerin nihai ahiret mekanları arasında olduğuna inanılan yer, çoğunlukla dağ. Araftakiler cennetlikleri ve cehennemlikleri görebilirler ama cehennemden yüz çevirirler. İslam dininde bu kavramın adı Araftır. Diğer dinlerdeki benzer yerler için de Türkçede anlam ve kullanımının oturmuş olması sebebiyle, bu adın kullanıldığı olur. Her inançta Araf anlayışı farklıdır. Sözcük olarak, Arapça “kum tepesi” anlamındaki “urf“un çoğul halidir.
İslam’da Araf
İslam dininde Araf, cennet ile cehennem arasındaki tepenin adıdır.
Günah ve sevapları eşit olduğundan cennet ya da cehenneme giremeyenlerin bekletildikleri yer olarak bilinen Araf’ın İslam dininin kutsal kitabı Kur’an’daki tasviri şöyledir:
“46- İki taraf arasında bir engel ve burçlar (A’raf) üstünde hepsini yüzlerinden tanıyan adamlar vardır. Cennete gireceklere: ‘Selam size’ derler, ki bunlar, henüz girmeyen fakat (girmeyi) ‘şiddetle arzu edip umanlardır.’
47- Gözleri cehennem halkından yana çevrilince: ‘Rabbimiz, bizi zalimler topluluğuyla birlikte kılma’ derler.
48- Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: ‘Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı.’
49- ‘Kendilerine Allah’ın bir rahmet eriştirmeyeceğine yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? (Cennettekilere de) Girin cennete. Sizin için korku yoktur ve mahzun olmayacaksınız.’