Mürîdim ikrârı îmândan aldım
Gerçek adı Şah İsmail ya da I. İsmail olan Hatai (Hatayi) aslında Safevi Devletinin kurucusu ve ilk hükümdarıdır. 17 Temmuz 1487 ile 24 Mayıs 1524 tarihleri arasında yaşayan Şah İsmail, şiirlerinde Şeyh Hatayi (Şah Hatai) takma adını kullanmıştır. Doğum yeri Azerbaycan’ın Erdebil şehri iken ölüm yeri için 2 rivayet var. Birisi yine Erdebil diğeri ise İran’ın Tebriz şehri. Şiirlerinde Nesimi ve Fuzuli’den etkilenmiştir. Şiirleri, Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunmaktadır. Şiirlerini Azerbaycan Türkçesi’nde hece ve aruz ile yazmıştır.
Şah Hatayi’nin şiirlerden biriside İkrâr Verdim Dönmem Elest Bezminden şiiridir. Günümüze kadar ulaşan İkrâr Verdim Dönmem Elest Bezminden şiirinin son mısraları ise şöyle;
Gerçi Hatâyî’yem günâhım çoktur
Kalbimde benlikten bir eser yoktur
İkrâr Verdim Dönmem Elest Bezminden Şiiri
> İkrâr verdim dönmem Elest bezminden
Mürîdim ikrârı îmândan aldım
Başka seyrân gördüm kendi özümden
Bu mahabbeti ben Merdân’dan aldım
> Nâr ü bâd ü hâkden halk oldum
Kendi kendim ana rahminde buldum
Müddet tamâm oldu dünyâya geldim
Bu ibret nümâyı cihândan aldım
> Bildiğim unuttum eylerem feryâd
Derdim budur dil yok isteyem imdâd
Tekrar yine ta’lîm etti üstâd
Dersimi mekteb-i irfândan aldım
> Can gözü gafletten açıla düştü
İkilik perdesi seçile düştü
Kudret hazînesi açıla düştü
Cevâhiri kân-ı mercândan aldım
> Bu bir gizli sırdır her cân duyamaz
Ehl-i aşkın katârına uyamaz
Değme cevher fürûş bahâ koyamaz
Bu dürr ü yektâdır ummândan aldım
> Bu aşk ki görünmez bilmem nedendir
Esrâr-ı mahabbet gizli yerdedir
Gerçeğe ayândır bize perdedir
Hakîkati Şâh-ı Merdân’dan aldım
> Gel düşünme akla sığmaz bu ilim
Kudret hazînesi miftâhı dilim
Bir ulu dergâha ulaştı yolum
Bilmeyen sanur ki dükkândan aldım
> Âh edüb utandım kendi sözümden
Mest olub türâba düştüm özümden
Kanlı yaş akıttım iki gözümden
Mâcerâyı çeşm-i giryândan aldım
> Mûsâ-ya tecellî göründü Tûr’dan
Mest olub aklını şaşırdı sırdan
Enel Hak sırrını aldım Mansûr’dan
Mahabbet kemerin erkândan aldım
> Mü’minler bulurlar oddan necâtı
Budur mü’min lerin elde berâtı
Mi’rac dan indirdi savm ü salâtı
Hak bilür Hazret-i Sultân’dan aldım
> Şerîat sancağı geldi dikildi
Tarîkat yolunda dürler saçıldı
Ma’rifet deryâsı taştı döküldü
Hakîkati pîr ü pîrândan aldım
> Hakîkat yolunda gör savaşımı
Akıttım gözümden kanlı yaşımı
Pîrler eşiğine koydum başımı
İcâzet ol demde meydândan aldım
> Hak budur sözüme hile katmazam
Herkese bu sırrı ayân etmezem
Kıymeti bilinmez yerde satmazam
Ben bu nasîhatı bir cândan aldım
> Çalış bir girdâbın çık yöresine
Dermân gizlenübdür derd arasına
Merhem sarılır mı aşk yarasına
Bu ilm-i hikmeti Lokman’dan aldım
> Âlem baştan başa bir seyrangâhtır
Gir gönül şehrine gör ne dergâhtır
Bir gizlice sırdır kudretullâhtır
Yazılmış defter ü dîvandan aldım
> Terk ü tecrid oldum döktüm kabâyı
Eğnime giyindim şâl ü abâyı
Bana sorun kimden aldım yasayı
İsmâil’e inen kurbandan aldım
> Dünyâdan el çektim erkândır işim
Çeşm ile bürhândır dökülür yaşım
Sizlere hediye eldedir başım
Ol yeşil yaprağı Selmân’dan aldım
> Gerçi Hatâyî’yem günâhım çoktur
Kalbimde benlikten bir eser yoktur
İncîl, Tevrât, Zebûr dört kitab haktır
Lezzeti âyât-I Fürkân’dan aldım