Yücesinde namlı namlı karın var, Seni yaylayacak zamanım dağlar!
17. yüzyılda yaşayan Karacaoğlan doğduğu yer hakkında birçok rivayet var ama en ağır basan rivayet Osmaniye ili Düziçi ilçesi Farsak köyü. Aşk ve doğa üzerine şiir yazan Karacaoğlan, şiirlerinde gurbeti, ayrılığı, ölümü, özlemi konu edinmekte. Karacaoğlan onlarca şiiri bulunmakta. Türk edebiyatına yeni bir şiir söyleyiş biçimi getirmiştir. Ayrıca Karacaoğlan Türkçe’yi şiirlerinde yalın kullanmıştır.
Dünya çapındaki şairlerimizde olan Karacaoğlan’ın “Dağlar (2)” isimli şiiri de yine günümüze kadar ulaşmış şiirlerindendir. Dağlar (2) şiirinin son mısraları ise şöyle;
Karac’oğlan der ki: Çöktüm, oturdum
Bağ bahçe diktim de meyva yetirdim
Dağlar (2) Şiiri
> Yücesinde namlı namlı karın var,
Seni yaylayacak zamanım dağlar!
Başından aşmağa yoktur takatim,
Kalmadı dizimde dermanım dağlar!
> Yağmur yağar, mor sümbüller bitirir;
Yel estikçe kokuların getirir.
Sarı çiçek sarvan kurmuş oturur;
Karışmış güller çimenin dağlar!
> Sarı çiçek sallanıyor naz ile,
Dem sürerdim on beşinde kız ile,
Şimdi öksüz kaldım kırık saz ile,
Ah ettikçe tüter dumanım dağlar!
> Yaz gelir, illerin çözülür, konar.
Güzeller suyundan içip de kanar.
Küpeler kulakta mum gibi yanar;
Gördükçe, artıyor imanım dağlar!
> Karac’oğlan der ki: Çöktüm, oturdum;
Bağ bahçe diktim de meyva yetirdim.
Alnı top perçemli yavrı yitirdim,
Bir köşende kaldı gümanım dağlar!