Transmutasyon Teorisi – Tepkimesi Nedir
Transmutasyon Teorisi – Tepkimesi Nedir başlıklı yazımızda sizlere bu konuda detaylı bilgi vermeye çalışacağız. Eğer daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa sitemizde arama yaparak bu bilgilere ulaşabilirsiniz. Şimdi yazımıza geçelim. Eski Mısırdan beri simyagerlerin uğraşmaları,, örneğin kurşun gibi, ucuz madenleri altına çevirmekti. Her ne kadar simya ilmi sihirbazlık ve astroloji ile karışmışsa da, bazı faydalı ve gerçek bilimsel deneyler de ortaya koymuştur. Simyagerler gerçekte modern kimyacıların öncüleridir. Ama madenlerin altına çevrilmesi ya da «transmutasyonu» için bütün girişimlerinde başarısızlığa uğramışlardır. Bu kısa girişten sonra şimdi konuyu biraz daha detaylandıralım isterseniz.
Elementlerin Transmütasyonu
Transmutasyon Teorisi – Tepkimesi Nedir başlıklı yazımızda biraz daha detaya indiğimizde sizlere şunları aktarabiliriz. Altın, tabiatta bulunan ve daha basit cisimlere parçalanamayan 92 cisimden bir tanesidir. Elementler, kendilerini meydana getiren elementlere benzemeyen ürünler (bileşik cisimler) meydana getirmek üzere birleşebilir ve birleşik cisimler de basit kimyasal reaksiyonlarla elementlerine ayrılabilir. Ama kimyasal reaksiyonlarla hiç bir element başka bir element haline gelemez. Elementler arasında bir reaksiyon meydana geldiği zaman atomların en dış kısımlarında değişmeler olur; atomun merkezi değişmez. Başka elementlerin atomları gibi altın atomu da merkezde bulunan bir göbekle bunun etrafında dolanan elektron bulutundan ibarettir. Elektronlar negatif elektrikle yüklü minimini taneciklerdir. Bir kimyasal reaksiyonla atomlar birleştiği zaman, dıştaki elektronların düzeninde bir değişme olur, ama atomun göbeğinde hiç bir değişiklik meydana gelmez. Atomun göbeğine çekirdek denir. Bu göbek proton ve nötron denilen iki cins tanecikten birçoğunun sıkıca birbirine bağlanmasından meydana gelmiştir. Protonlar pozitif elektrikle yüklüdür. Nötronlar ağırlıkları kabaca protonun aynı olan yüksüz taneciklerdir. Atomun ağırlığına katıldıkları gibi protonları çekirdeğin içinde tutmaya da yardım ederler. Atomun kimyasal özeliğine bir etkisi yoktur. Elementler arasındaki farkları meydana getiren şey protonlardır. Atomların her birinin çekirdeğinde bulunan protonların sayısı bu elementin atom sayısını verir.
Kimya alanına ait Transmutasyon Teorisi – Tepkimesi Nedir konusu hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz. Bunun için gerek sitemizden gerekse farklı kaynaklardan araştırma yapabilirsiniz. Yazımıza devam edecek olursak şunları da aktarabiliriz. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Yazımıza şöyle devam edebiliriz. En basit atom olan hidrojen atomunun çekirdeğinde bir proton vardır. Bundan ötürü hidrojenin atom sayısı 1’dir. Altının atom-sayısı 79’dur. Altının her atomunun çekirdeğinde 79 proton vardır, ama başka hiç bir elementin atomunun çekirdeğinde 79 proton yoktur. Bir atomun çekirdeği, sonunda 79 protonlu olacak şekilde değiştirilebildiği zaman, bu atom bir altın atomu olur. Bir elementin başka bir elemente transmutasyonu için atomların çekirdeğinin değiştirilmesi gerekir. Bu yüzden sadece atomların dış kısımlarını etkileyen kimyasal reaksiyonlar bir elementi başka bir elemente çeviremez. On sekizinci yüzyılın büyük Fransız kimyacısı olan Lavoisier‘nin zamanından, altmış yıl kadar önce radyoaktivitenin bulunmasına kadar elementlerin «transmutasyon» unun hiç bir zaman mümkün olmadığı kabul edilmişti. Ama radyoaktivitenin bulunması bu düşünceyi değiştirdi, çünkü hemen anlaşıldı ki bir radyoaktif cisim kendi kendine başka bir cisim haline gelmektedir. Örneğin radyum bir elementtir. Atomunun göbeğinden tanecikler fırlatır ve radon adı verilen başka bir element haline gelir. Radyum kimyasal bakımdan baryuma benzeyen bir madendir; radon ise kriptona benzeyen bir asal gazdır. Bu, doğal radyoaktif dönüşümlere bir örnektir ve ileride çıkacak yazılarda incelenecektir. Radyoaktif olmayan bir elementin transmutasyonu ilk olarak 1919’da Lord Rutherford tarafından meydana getirilmiştir. Son olarak bu konu hakkında geçmişte birçok araştırma yapıldığı gibi bundan sonra da araştırmalar yapılmaya devam edecek ve yeni bilgiler bizlere ulaştırılacaktır. Bilgiyle kalın…