Necm Suresinin Türkçe Okunuşu ve Anlamı
Necm suresinin Türkçe okunuşu ve anlamı konusuna geçmeden önce Necm suresi hakkında kısa bir bilgi verelim. Necm suresi;
“Mekke döneminde inmiştir. 62 âyettir. Sûre, adını ilk âyetin başındaki “en-Necm” kelimesinden almıştır.Necm, yıldız demektir. Sûrede başlıca, Kur’an’ın vahiy eseri olduğu vurgulanmakta, herkesin yaptığının karşılığını göreceği, Allah’ın kudretinin delilleri konu edilmektedir.” (Bu bilgiler T.C. Diyanet İşleri Başkanlığının resmi web sayfasından alınmıştır.)
Necm Suresinin Türkçe (Latince) Okunuşu
1.Ven necmi izâ hevâ.
2.Mâ dalle sâhıbukum ve mâ gavâ.
3.Ve mâ yentıku anil hevâ.
4.İn huve illâ vahyun yûhâ.
5.Allemehu şedîdul kuvâ.
6.Zû mirratin, festevâ.
7.Ve huve bil ufukil a’lâ.
8.Summe denâ fe tedellâ.
9.Fe kâne kâbe kavseyni ev ednâ.
10.Fe evhâ ilâ abdihî mâ evhâ.
11.Mâ kezebel fuâdu mâ raâ.
12.E fe tumârûnehu alâ mâ yerâ.
13.Ve lekad raâhu nezleten uhrâ.
14.İnde sidratil muntehâ.
15.İndehâ cennetul me’vâ.
16.İz yagşes sidrate mâ yagşâ.
17.Mâ zâgal basaru ve mâ tagâ.
18.Lekad raâ min âyâti rabbihil kubrâ.
19.E fe raeytumul lâte vel uzzâ.
20.Ve menâtes sâlisetel uhrâ.
21.E lekumuz zekeru ve lehul unsâ.
22.Tilke izen kısmetun dîzâ.
23.İn hiye illâ esmâun semmeytumûhâ entum ve âbâukum mâ enzelallâhu bihâ min sultân(sultânin), in yettebiûne illâz zanne ve mâ tehvâl enfusu, ve lekad câehum min rabbihimul hudâ.
24.Em lil insâni mâ temennâ.
25.Fe lillâhil âhiratu vel ûlâ.
26.Ve kem min melekin fîs semâvâti lâ tugnî şefâatuhum şey’en illâ min ba’di en ye’zenallâhu limen yeşâu ve yerdâ.
27.İnnellezîne lâ yu’minûne bil âhirati le yusemmûnel melâikete tesmiyetel unsâ.
28.Ve mâ lehum bihî min ilmin, in yettebiûne illâz zann(zanne), ve innez zanne lâ yugnî minel hakkı şey’â(şey’en).
29.Fe a’rıd an men tevellâ an zikrinâ ve lem yurid illâl hayâted dunyâ.
30.Zâlike mebleguhum minel ilmi, inne rabbeke huve a’lemu bi men dalle an sebîlihî ve huve a’lemu bi menihtedâ.
31.Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardı li yecziyellezîne esâû bimâ amilû ve yeczîyellezîne ahsenû bil husnâ.
32.Ellezîne yectenibûne kebâiral ismi vel fevâhışe illâl lemem(lememe), inne rabbeke vâsiul mağfirati, huve a’lemu bikum iz enşeekum minel ardı ve iz entum ecinnetun fî butûni ummehâtikum, fe lâ tuzekkû enfusekum, huve a’lemu bi menittekâ.
33.E fe raeytellezî tevellâ.
34.Ve a’tâ kalîlen ve ekdâ.
35.E indehu ilmul gaybi fe huve yerâ.
36.Em lem yunebbe’ bimâ fî suhufi mûsâ.
37.Ve ibrâhîmellezî veffâ.
38.Ellâ teziru vâziratun vizra uhrâ.
39.Ve en leyse lil insâni illâ mâ seâ.
40.Ve enne sa’yehu sevfe yurâ.
41.Summe yuczâhul cezâel evfâ.
42.Ve enne ilâ rabbikel muntehâ.
43.Ve ennehu huve adhake ve ebkâ.
44.Ve ennehu huve emâte ve ahyâ.
45.Ve ennehu halakaz zevceyniz zekere vel unsâ.
46.Min nutfetin izâ tumnâ.
47.Ve enne aleyhin neş’etel uhrâ.
48.Ve ennehu huve agnâ ve aknâ.
49.Ve ennehu huve rabbuş şı’râ.
50.Ve ennehu ehleke âdenil ûlâ.
51.Ve semûde fe mâ ebkâ.
52.Ve kavme nûhın min kablu, innehum kânû hum azleme ve atgâ.
53.Vel mu’tefikete ehvâ.
54.Fe gaşşâhâ mâ gaşşâ.
55.Fe bi eyyi âlâi rabbike tetemârâ.
56.Hâzâ nezîrun minen nuzuril ûlâ.
57.Ezifetil âzifetu.
58.Leyse lehâ min dûnillâhi kâşifetun.
59.E fe min hâzâl hadîsi ta’cebûn(ta’cebûne).
60.Ve tedhakûne ve lâ tebkûn(tebkûne).
61.Ve entum sâmidûn(sâmidûne).
62.Fescudû lillâhi va’budû. (SECDE ÂYETİ)
Necm Suresinin Arapça Okunuşu
Necm Suresinin Anlamı
NOT: AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, T.C. DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla
Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. ﴾1-2﴿
O, nefis arzusu ile konuşmaz. ﴾3﴿
(Size okuduğu) Kur’an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir. ﴾4﴿
(Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. ﴾5-7﴿
Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu. ﴾8﴿
(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. ﴾9﴿
Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti. ﴾10﴿
Kalp, (gözün) gördüğünü yalanlamadı. ﴾11﴿
(Şimdi siz) gördüğü şey hakkında onunla tartışıyor musunuz? ﴾12﴿
Andolsun ki, o, Cebrail’i bir başka inişte daha (aslî suretiyle) görmüştü. ﴾13﴿
Sidretü’l Müntehâ’nın yanında. ﴾14﴿
Me’va cenneti onun (Sidre’nin) yanındadır. ﴾15﴿
O zaman Sidre’yi kaplayan kaplamıştı. ﴾16﴿
Göz (gördüğünden) şaşmadı ve (onu) aşmadı.﴾17﴿
Andolsun, o, Rabbinin en büyük alametlerinden bir kısmını gördü. ﴾18﴿
Lât ve Uzza’ya ve diğer üçüncüsü Menat’a ne dersiniz? ﴾19-20﴿
Erkek size de, dişi O’na mı? ﴾21﴿
Öyle ise bu çok insafsızca bir paylaştırmadır. ﴾22﴿
Onlar ancak sizin ve atalarınızın (ilah edindiğiniz şeylere) taktığınız isimlerdir. Allah, onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Onlar (putperestler)yalnız zanna ve nefislerin arzusuna tâbi oluyorlar. Andolsun ki, kendilerine, Rableri katından yol gösterici gelmiştir. ﴾23﴿
Yoksa insan (kayıtsız şartsız), her temenni ettiği şeye sahip mi olacaktır? ﴾24﴿
Oysa, Ahiret de dünya da Allah’ındır. ﴾25﴿
Göklerde nice melekler vardır ki onların şefaatleri; ancak Allah’ın izniyle, dilediği ve hoşnut olduğu kimselere yarar sağlar. ﴾26﴿
Şüphesiz ahirete iman etmeyenler, meleklere dişi isimleri veriyorlar.﴾27﴿
Halbuki onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zanna uyuyorlar. Şüphesiz zan, hakikat namına hiçbir şey ifade etmez. ﴾28﴿
Öyle ise bizim zikrimizden (Kur’an’dan) yüz çeviren ve dünya hayatından başka bir şey istemeyen kimselerden yüz çevir.﴾29﴿
İşte onların ilimden ulaşabildikleri nokta! Şüphesiz senin Rabbin, yolundan sapanı daha iyi bilir. O, hidayete ereni de daha iyi bilir. ﴾30﴿
Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah’ındır. (Bu) kötülük edenleri yaptıklarıyla cezalandırması, iyilik edenleri de daha güzeliyle mükafatlandırması için (böyle)dir. ﴾31﴿
Onlar, ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve çirkin işlerden uzak duran kimselerdir. Şüphesiz Rabbin, bağışlaması çok geniş olandır. Sizi, topraktan yarattığında da ve analarınızın karnında ceninler iken de, en iyi bilendir. Bunun için kendinizi temize çıkarmayın. Çünkü O, Allah’a karşı gelmekten sakınanları en iyi bilendir. ﴾32﴿
Şimdi yüz çevireni; pek az verip de kaskatı cimrileşeni gördün mü? ﴾33-34﴿
Gayb’ın ilmi kendi yanında da o gerçeği mi görüyor? ﴾35﴿
Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi? ﴾36-37﴿
Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez. ﴾38﴿
İnsan için ancak çalıştığı vardır. ﴾39﴿
Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. ﴾40﴿
Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir. ﴾41﴿
Şüphesiz en son varış Rabbinedir. ﴾42﴿
Şüphesiz O güldürür ve ağlatır. ﴾43﴿
Şüphesiz O öldürür ve diriltir. ﴾44﴿
Şüphesiz O iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır. ﴾45-46﴿
Şüphesiz tekrar diriltmek de O’na aittir. ﴾47﴿
Şüphesiz O, başkalarına muhtaç olmaktan kurtardı ve varlık sahibi kıldı. ﴾48﴿
Şüphesiz O, “Şi’râ’nın Rabbidir. ﴾49﴿
Şüphesiz O, önce gelen Âd kavmini ve Semûd kavmini helak etti ve hiç kimseyi bırakmadı. ﴾50-51﴿
Daha önce de Nûh’un kavmini helak etmişti. Şüphesiz onlar daha zalim ve daha azgın kimselerdi. ﴾52﴿
O, “Mu’tefike”yi de kaldırıp yere çarpmış ve onlara örttüğü azap örtüsünü örtmüştür. ﴾53-54﴿
O halde Rabbi’nin nimetlerinin hangisinden şüphe ediyorsun (ey insan!). ﴾55﴿
Bu da önceki uyarıcılardan bir uyarıcıdır. ﴾56﴿
Yaklaşmakta olan (Kıyamet iyice) yaklaştı. ﴾57﴿
Onu Allah’tan başka açacak kimse yoktur. ﴾58﴿
Şimdi siz gaflet içinde eğlenerek bu söze mi (Kur’an’a mı) şaşıyorsunuz, gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz? ﴾59-61﴿
Haydi Allah’a secde edin ve ona kulluk edin. ﴾62﴿