Orta Tanımı
Orta kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre tanımı şöyle;
1. isim Bir şeyin kenarlarından merkeze doğru yaklaşık olarak aynı uzaklıkta olan yer; “Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler.” – Y. K. Karaosmanoğlu
2. Başlangıcı ile bitimi arasında eşit uzaklıkta olan süre; “Yılın ortası. Haftanın ortası. Günün ortası. Kışın ortası.”
3. Bir şeyin eşit olarak ayrılabileceği bölüm; “Seccadesini ortasından kesip ikiye böldüler.” – Ö. Seyfettin
4. Ne uzun ne kısa, midi
5. Ne büyük ne küçük, midi
6. İyi ile kötü arasındaki durum
7. Öğretimde, öğrencinin değerlendirilmesinde geçer not ile iyi arasındaki derece; “Orta ile geçti.”
8. Defterde, bir araya getirilmiş belli sayıda yaprakların oluşturduğu bölümlerden her biri
9. sıfat Sorunların çözümünde aşırılıklardan kaçınan, ölçülü bir yöntem izleyen
10. sıfat Her iki yanında kendi türünden aynı nitelikte nesneler, durumlar bulunan; “Hademe orta bölmeyi açmak üzere koştu.” – R. H. Karay
11. sıfat İki karşıt nitelik veya durum arasında bulunan, tutarlı, ılımlı, vasat
12. fizik Bir olayın, içinde gerçekleştiği yer
13. matematik Orantı
14. spor Futbolda oyunculardan birinin, topu, kale ağzında duran arkadaşlarına havadan yollamak için yaptığı vuruş; “Aut çizgisinden nefis bir orta…” – H. Taner
15. tarih Yeniçeri Ocağında tabur
16. özel, isim Çankırı iline bağlı ilçelerden biri
Kur’an-ı Kerim’de Orta / Orta Yol Hakkındaki Ayetler Hangileri?
NOT: AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.
Bakara Sûresi 143. Ayet; Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl’e tabi olanlarla, gerisin geriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz, Allah insanlara çok şefkatli ve çok merhametlidir.
Tevbe Sûresi 42. Ayet; Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı. Fakat meşakkatli yol, onlara uzak geldi. Gerçi onlar, “Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helâke sürüklüyorlar. Allah biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar.
Ra’d Sûresi 10. Ayet; (O’na göre) içinizden sözü gizleyen ile açığa vuran, geceleyin gizlenenle gündüz ortaya çıkan eşittir.
Ra’d Sûresi 39. Ayet; Allah dilediğini siler, dilediğini de sabit kılıp bırakır. Ana kitap (Levh-i Mahfûz) O’nun yanındadır.
Furkân Sûresi 67. Ayet; Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır.
Lokmân Sûresi 19. Ayet; “Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!”
Lokmân Sûresi 32. Ayet; Onları (denizde,) bir dalga gölgelikler gibi kapladığında, dini Allah’a has kılarak ona yalvarırlar. Allah onları kurtarıp karaya çıkarınca, onlardan bir kısmı orta yolu tutar. Bizim âyetlerimizi ise ancak son derece kaypak, son derece nankör olanlar inkar eder.
Fâtır Sûresi 32. Ayet; Sonra biz o kitabı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere (Muhammed’in ümmetine) miras olarak verdik. Onlardan kendine zulmedenler vardır. Onlardan ortada olanlar vardır. Yine onlardan Allah’ın izniyle hayırlı işlerde öne geçenler vardır. İşte bu büyük lütuftur.
Sâffât Sûresi 55. Ayet; Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür.
Sâd Sûresi 22. Ayet; Hani Dâvûd’un yanına girmişlerdi de Dâvûd onlardan korkmuştu. Onlar, “Korkma! Biz, iki davacı grubuz. Birimiz diğerine haksızlık etmiştir. Aramızda adaletle hükmet. Zulmetme ve bizi hak yola ilet” dediler.
Âdiyât Sûresi 1/6. Ayetler; Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.