Hz. İbrahim (a.s.) Tanımı
Hz. İbrahim (a.s.) İbrahim Müslümanlık açısından Haniflik, kurban, Kabenin inşa edilmesi, nemrut’la mücadele ve nemrut tarafından atıldığı ateşte yanmama gibi hikayelerin sembol kişisidir. Kur’anda birçok ayette ismi geçer. Peygamber olarak kabul edilir ve Allah kendisine samimiyetinden dolayı “Halilullah” yani Allah dostu sıfatını vermiştir. Ayrıca, İbrahim Peygamber’in “Hanif” yani Allah’ın birliğine inanan, Allah’a ortak koşmayan, atalar dinine karşı çıkan biri olduğu özellikle belirtilmiş ve O’nu sevenlerin de Allah’ı bir olarak bilmeleri ve Allah’a ortak koşmamaları istenmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. İbrahim (a.s.) Hakkındaki Ayetler Hangileri?
NOT: AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR.
Bakara Sûresi 124. Ayet; Bir zaman Rabbi İbrahim’i bir takım emirlerle sınamış, İbrahim onların hepsini yerine getirmiş de Rabbi şöyle buyurmuştu: “Ben seni insanlara önder yapacağım.” İbrahim de, “Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)” demişti. Bunun üzerine Rabbi, “Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kapsamaz” demişti.
Bakara Sûresi 125. Ayet; Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rukû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.”
Bakara Sûresi 126. Ayet; Hani İbrahim, “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri her türlü ürünle rızıklandır” demişti. Allah da, “İnkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır; sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!” demişti.
Bakara Sûresi 127. Ayet; Hani İbrahim, İsmail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur! Şüphesiz sen hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin” diyorlardı.
Bakara Sûresi 128. Ayet; “Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”
Bakara Sûresi 130. Ayet; Kendini bilmeyenden başka İbrahim’in dininden kim yüz çevirir? Andolsun, biz İbrahim’i bu dünyada seçkin kıldık. Şüphesiz o ahirette de iyilerdendir.
Bakara Sûresi 131. Ayet; Rabbi ona “Teslim ol” dediğinde “Âlemlerin Rabbine teslim oldum” demişti.
Bakara Sûresi 132. Ayet; İbrahim bunu kendi oğullarına da vasiyet etti, Yakub da öyle: “Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm’ı) seçti. Siz de ancak müslümanlar olarak ölün” dedi.
Bakara Sûresi 133. Ayet; Yoksa siz Yakub’un, ölüm döşeğinde iken çocuklarına, “Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?” dediği, onların da, “Senin ilahına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın ilahı olan tek bir ilâha ibadet edeceğiz; bizler ona boyun eğmiş müslümanlarız.” dedikleri zaman orada hazır mı bulunuyordunuz?
Bakara Sûresi 135. Ayet; (Yahudiler) “Yahudi olun” ve (Hıristiyanlar da) “Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki: “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
Bakara Sûresi 136. Ayet; Deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz ona teslim olmuş kimseleriz.”
Bakara Sûresi 140. Ayet; Yoksa siz, “İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakub ile Yakuboğulları da yahudi, ya da hıristiyan idiler” mi diyorsunuz? De ki: “Sizler mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah tarafından kendisine ulaşan bir gerçeği gizleyen kimseden daha zalim kimdir? Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Bakara Sûresi 258. Ayet; Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye (şımarıp böbürlenerek) Rabbi hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, “Benim Rabbim diriltir, öldürür.” demiş; o da, “Ben de diriltir, öldürürüm” demişti. (Bunun üzerine) İbrahim, “Şüphesiz Allah güneşi doğudan getirir, sen de onu batıdan getir” deyince, kâfir şaşırıp kaldı. Zaten Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
Âl-i İmrân Sûresi 33/34. Ayetler; Şüphesiz, Allah, Adem’i, Nûh’u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.Allah her şeyi hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Âl-i İmrân Sûresi 65. Ayet; Ey kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz. Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?
Âl-i İmrân Sûresi 67. Ayet; İbrahim ne Yahudi idi ne de Hıristiyan. Fakat o, hanif (Allah’ı bir tanıyan, hakka yönelen) bir müslümandı. Allah’a ortak koşanlardan da değildi.
Âl-i İmrân Sûresi 68. Ayet; Şüphesiz, insanların İbrahim’e en yakın olanı, elbette ona uyanlar, bir de bu peygamber (Muhammed) ve mü’minlerdir. Allah da mü’minlerin dostudur.
Âl-i İmrân Sûresi 84. Ayet; De ki: “Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a) İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve Yakuboğullarına indirilene, Mûsâ’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilene inandık. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz ona teslim olanlarız.”
Âl-i İmrân Sûresi 95. Ayet; De ki: “Allah doğru söylemiştir. Öyle ise hakka yönelen İbrahim’in dinine uyun. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
Âl-i İmrân Sûresi 97. Ayet; Onda apaçık deliller, Makam-ı İbrahim vardır. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse (bu hakkı tanınmazsa), şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağnidir. (Kimseye muhtaç değildir, her şey ona muhtaçtır.)
Nisâ Sûresi 54. Ayet; Yoksa, insanları; Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da vermiştik.
Nisâ Sûresi 163. Ayet; Biz Nûh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyüb’e, Yûnus’a, Hârûn’a ve Süleyman’a da vahyetmiştik. Davûd’a da Zebûr vermiştik.
En’âm Sûresi 74. Ayet; Hani İbrahim babası Âzer’e, “Sen putları ilah mı ediniyorsun? Şüphesiz, ben seni de, kavmini de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum” demişti.
En’âm Sûresi 75. Ayet; İşte böylece İbrahim’e göklerdeki ve yerdeki hükümranlığı ve nizamı gösteriyorduk ki kesin ilme erenlerden olsun.
En’âm Sûresi 76. Ayet; Üzerine gece karanlığı basınca bir yıldız gördü. “İşte Rabbim!” dedi. Yıldız batınca da, “Ben öyle batanları sevmem” dedi.
En’âm Sûresi 77. Ayet; Ay’ı doğarken görünce de, “İşte Rabbim!” dedi. Ay da batınca, “Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse mutlaka ben de sapıklardan olurum” dedi.
En’âm Sûresi 78. Ayet; Güneşi doğarken görünce de, “İşte benim Rabbim! Bu daha büyük” dedi. O da batınca (kavmine dönüp), “Ey kavmim!” Ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım” dedi.
En’âm Sûresi 79. Ayet; “Ben hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben Allah’a ortak koşanlardan değilim.”
En’âm Sûresi 80. Ayet; Kavmi onunla tartışmaya girişti. Dedi ki: “Beni doğru yola iletmişken Allah hakkında benimle tartışmaya mı kalkışıyorsunuz? Hem sizin ona ortak koştuklarınızdan ben korkmam; ancak Rabbim’in bir şey dilemiş olması başka. Rabbim’in ilmi her şeyi kuşatmıştır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”
En’âm Sûresi 81. Ayet; “Allah’ın, size, hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri ona ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden ne diye korkayım? Öyle ise iki taraftan hangisi güvende olmaya daha layıktır? Eğer biliyorsanız söyleyin.”
En’âm Sûresi 83. Ayet; İşte kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimiz… Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Şüphesiz ki Rabbin hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.
En’âm Sûresi 84. Ayet; Biz ona İshak’ı ve Yakub’u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh’u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yûsuf’u, Mûsâ’yı ve Hârûn’u da. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.
En’âm Sûresi 161. Ayet; De ki:”Şüphesiz Rabbim beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine, Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.”
Tevbe Sûresi 70. Ayet; Onlara kendilerinden öncekilerin; Nûh, Âd ve Semûd kavimlerinin; İbrahim’in kavminin; Medyen halkının ve yerle bir olan şehirlerin haberleri ulaşmadı mı? Peygamberleri onlara apaçık mucizeler getirmişti. (Ama inanmadılar Allah da onları cezalandırdı.) Demek ki Allah onlara zulmediyor değildi, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı.
Tevbe Sûresi 114. Ayet; İbrahim’in, babası için af dilemesi, sadece ona verdiği bir söz yüzündendi. Onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıkça belli olunca, ondan uzaklaştı. Şüphesiz İbrahim, çok içli, yumuşak huylu bir kişiydi.
Hûd Sûresi 69. Ayet; Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi.
Hûd Sûresi 70. Ayet; Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.”
Hûd Sûresi 71. Ayet; İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u.
Hûd Sûresi 72. Ayet; Karısı, “Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Gerçekten bu çok şaşılacak bir şey!” dedi.
Hûd Sûresi 73. Ayet; Melekler, “Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O övülmeye layıktır, şanı yücedir.” dediler.
Hûd Sûresi 74. Ayet; İbrahim’in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizim (elçilerimiz)le tartışmaya başladı.
Hûd Sûresi 75. Ayet; Çünkü İbrahim çok içli ve Allah’a yönelen bir kimseydi.
Hûd Sûresi 76. Ayet; Elçilerimiz, “Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir” dediler.
Yûsuf Sûresi 6. Ayet; “İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak’a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
Yûsuf Sûresi 38. Ayet; “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız (söz konusu) olamaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler.”
İbrâhîm Sûresi 35. Ayet; Hani İbrahim demişti ki: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.”
İbrâhîm Sûresi 36. Ayet; “Rabbim! Çünkü o putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Artık kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayan, çok merhamet edensin.”
İbrâhîm Sûresi 37. Ayet; “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için (böyle yaptım). Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”
İbrâhîm Sûresi 38. Ayet; “Rabbimiz! Şüphesiz sen, gizlediğimizi de, açığa vurduğumuzu da bilirsin. Yerde ve gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz.”
İbrâhîm Sûresi 39. Ayet; “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”
İbrâhîm Sûresi 40. Ayet; “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”
İbrâhîm Sûresi 41. Ayet; “Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”
Hicr Sûresi 51. Ayet; Onlara İbrahim’in misafirlerinden de haber ver.
Hicr Sûresi 52. Ayet; Hani misafirler İbrahim’in yanına girmiş ve “Selam” demişlerdi. O da, “Gerçekten biz sizden korkuyoruz” demişti.
Hicr Sûresi 53. Ayet; Onlar, “Korkma, biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz” dediler.
Hicr Sûresi 54. Ayet; İbrahim, “Bana yaşlılık gelip çatmış iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeliyorsunuz?” dedi.
Hicr Sûresi 55. Ayet; “Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma” dediler.
Hicr Sûresi 56. Ayet; Dedi ki: “Rabbinin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?”
Hicr Sûresi 57. Ayet; İbrahim, “Ey Elçiler! Göreviniz nedir?” dedi.
Hicr Sûresi 58. Ayet; Şöyle dediler: “Şüphesiz biz suçlu bir millete gönderildik.
Hicr Sûresi 59/60. Ayetler; Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.”
Nahl Sûresi 120. Ayet; Şüphesiz İbrahim, Allah’a itaat eden, hakka yönelen bir önder idi. Allah’a ortak koşanlardan değildi.
Nahl Sûresi 121. Ayet; Onun nimetlerine şükreden bir önderdi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.
Nahl Sûresi 122. Ayet; Ona dünyada iyilik verdik. Şüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.
Nahl Sûresi 123. Ayet; Sonra da sana, “Hakka yönelen İbrahim’in dinine uy. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi” diye vahyettik.
Meryem Sûresi 41. Ayet; Kitapta İbrahim’i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi.
Meryem Sûresi 42. Ayet; Hani babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?”
Meryem Sûresi 43. Ayet; “Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim.”
Meryem Sûresi 44. Ayet; “Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a isyankâr olmuştur.
Meryem Sûresi 45. Ayet; “Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum.”
Meryem Sûresi 46. Ayet; Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi.
Meryem Sûresi 47. Ayet; İbrahim şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.”
Meryem Sûresi 48. Ayet; “Sizi ve Allah’tan başka taptıklarınızı terk ediyor ve Rabb’ime ibadet ediyorum. Rabbime ibadet etmekle de mutsuz olmayacağımı umuyorum.”
Meryem Sûresi 49. Ayet; İbrahim, onları da onların taptıklarını da terk edince ona İshak ile Yakub’u bağışladık ve her birini peygamber yaptık.
Meryem Sûresi 50. Ayet; Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlar için yüce bir doğruluk dili var ettik (güzel bir söz ile anılmalarını temin ettik).
Meryem Sûresi 58. Ayet; İşte bunlar, Adem’in ve Nûh ile beraber (gemiye) bindirdiklerimizin soyundan, İbrahim’in, Yakub’un ve doğru yola iletip seçtiklerimizin soyundan kendilerine nimet verdiğimiz nebîlerdir. Kendilerine Rahmân’ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
Enbiyâ Sûresi 51. Ayet; Andolsun, daha önce de İbrahim’e doğruyu yanlıştan ayırma yeteneğini verdik. Biz zaten onu biliyorduk.
Enbiyâ Sûresi 52. Ayet; Hani o babasına ve kavmine, “Ne bu tapınıp durduğunuz heykeller?” demişti.
Enbiyâ Sûresi 53. Ayet; “Babalarımızı bunlara ibadet ediyor bulduk” dediler.
Enbiyâ Sûresi 54. Ayet; İbrahim, “Andolsun, Siz de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.
Enbiyâ Sûresi 55. Ayet; “Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen bizimle eğleniyor musun?” dediler.
Enbiyâ Sûresi 56. Ayet; İbrahim dedi ki: “Hayır! Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir. O bunları yaratandır ve ben de buna şahitlik edenlerdenim.”
Enbiyâ Sûresi 57. Ayet; Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra ben putlarınıza muhakkak bir tuzak kuracağım.
Enbiyâ Sûresi 58. Ayet; Derken (İbrahim) belki kendisine başvururlar diye içlerinden bir büyüğü bırakarak onları (putları) paramparça etti.
Enbiyâ Sûresi 59. Ayet; Onlar, “Kim yaptı bunu tanrılarımıza! Muhakkak o zalimlerden biridir” dediler
Enbiyâ Sûresi 60. Ayet; (İçlerinden bazıları), “İbrahim denilen bir gencin onları diline doladığını duyduk” dediler.
Enbiyâ Sûresi 61. Ayet; (Bir kısmı da) “O halde haydi, onu insanların gözü önüne getirin. Belki (bu konuda) şahitlik ederler” dediler.
Enbiyâ Sûresi 62. Ayet; (İbrahim gelince) “Sen mi yaptın bunu ilahlarımıza ey İbrahim” dediler.
Enbiyâ Sûresi 63. Ayet; Dedi ki, “Hayır! Bunu şu büyükleri yapmıştır. Konuşabiliyorlarsa onlara sorun, bakalım!”
Enbiyâ Sûresi 64. Ayet; Bunun üzerine birbirlerine dönüp, “Hiç şüphesiz asıl zalimler sizsiniz siz” dediler.
Enbiyâ Sûresi 65. Ayet; Sonra eski inanç ve inatlarına döndüler ve, “Andolsun bunların konuşmayacağını sen de bilirsin” dediler.
Enbiyâ Sûresi 66. Ayet; İbrahim şöyle dedi: “Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ı bırakıp da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek şeylere mi tapacaksınız?”
Enbiyâ Sûresi 67. Ayet; “Yazıklar olsun, size de; Allah’ı bırakıp tapmakta olduklarınıza da! Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?”
Enbiyâ Sûresi 68. Ayet; (İçlerinden bazıları), “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın da ilahlarınıza yardım edin” dediler.
Enbiyâ Sûresi 69. Ayet; “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve esenlik ol” dedik.
Enbiyâ Sûresi 70. Ayet; Ona böyle bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz onları en çok zarar edenler durumuna düşürdük.
Enbiyâ Sûresi 71. Ayet; Onu Lût ile beraber kurtarıp, içinde âlemler için bereketler kıldığımız yere ulaştırdık.
Enbiyâ Sûresi 72. Ayet; Ona İshak’ı ve ayrıca da Yakub’u bağışladık ve her birini salih kimseler yaptık.
Enbiyâ Sûresi 73. Ayet; Onları bizim emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık ve kendilerine hayırlar işlemeyi, namazı dosdoğru kılmayı, zekatı vermeyi vahyettik. Onlar sadece bize ibadet eden kimselerdi.
Hac Sûresi 26. Ayet; Hani biz İbrahim’e, Kâbe’nin yerini, “Bana hiçbir şeyi ortak koşma; evimi, tavaf edenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için temizle” diye belirlemiştik.
Hac Sûresi 27. Ayet; İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
Hac Sûresi 42. Ayet; Ey Muhammed! Eğer seni yalanlarlarsa bil ki, onlardan önce Nûh, Âd ve Semûd kavimleri de (peygamberlerini) yalanlamışlardı.
Hac Sûresi 43/44. Ayetler; İbrahim’in kavmi ile Lût’un kavmi ve Medyen halkı da (yalanlamışlardı). Mûsâ da yalanlandı ve nihayet o inkarcılara mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni inkar etmek nasılmış, (gördüler).
Hac Sûresi 78. Ayet; Allah uğrunda hakkıyla cihad edin. O sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun. Allah sizi hem daha önce hem de bu Kur’an’da müslüman diye isimlendirdi ki, Peygamber size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip, ne güzel yardımcıdır!
Şuarâ Sûresi 69. Ayet; Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini de oku.
Şuarâ Sûresi 70. Ayet; Hani o babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.
Şuarâ Sûresi 71. Ayet; “Putlara tapıyoruz ve onlara tapmağa devam edeceğiz” demişlerdi.
Şuarâ Sûresi 72. Ayet; İbrahim dedi ki: “Onlara yalvardığınızda sizi işitiyorlar mı?”
Şuarâ Sûresi 73. Ayet; “Yahut size fayda veya zararları dokunur mu?”
Şuarâ Sûresi 74. Ayet; “Hayır, ama biz babalarımızı böyle yaparken bulduk” dediler.
Şuarâ Sûresi 75/76. Ayetler; İbrahim şöyle dedi: “Sizin ve geçmiş atalarınızın taptığı şeyleri gördünüz mü?”
Şuarâ Sûresi 77. Ayet; “Şüphesiz onlar benim düşmanımdır. Ancak âlemlerin Rabbi olan Allah dostumdur.”
Şuarâ Sûresi 78. Ayet; “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir.”
Şuarâ Sûresi 79. Ayet; “O, bana yediren ve içirendir.”
Şuarâ Sûresi 80. Ayet; “Hastalandığımda da O bana şifa verir.”
Şuarâ Sûresi 81. Ayet; “O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır.”
Şuarâ Sûresi 82. Ayet; “O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur.”
Şuarâ Sûresi 83. Ayet; “Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat.”
Şuarâ Sûresi 84. Ayet; “Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl.”
Şuarâ Sûresi 85. Ayet; “Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.”
Şuarâ Sûresi 86. Ayet; “Babamı da bağışla. Çünkü o gerçekten yolunu şaşıranlardandır.”
Şuarâ Sûresi 87. Ayet; “(Kulların) diriltilecekleri gün beni utandırma!”
Şuarâ Sûresi 88. Ayet; “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”
Şuarâ Sûresi 89. Ayet; “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”
Ankebût Sûresi 16. Ayet; İbrahim’i de peygamber olarak gönderdik. Hani o kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır.”
Ankebût Sûresi 18. Ayet; “Eğer siz yalanlarsanız bilin ki, sizden önce geçen birtakım ümmetler de yalanlamışlardı. Peygambere düşen apaçık tebliğden başka bir şey değildir.”
Ankebût Sûresi 24. Ayet; (İbrahim’in) kavminin cevabı, “Onu öldürün veya yakın” demekten ibaret oldu. Allah da onu ateşten kurtardı. Şüphesiz bunda inanan bir toplum için ibretler vardır.
Ankebût Sûresi 25. Ayet; İbrahim onlara dedi ki: “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp bir takım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde kiminiz kiminizi inkar edip tanımayacak; kiminiz kiminize lanet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır.”
Ankebût Sûresi 26. Ayet; Bunun üzerine Lût, ona (İbrahim’e) iman etti. İbrahim, “Ben, Rabbime (gitmemi emrettiği yere) hicret edeceğim. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir” dedi.
Ankebût Sûresi 27. Ayet; O’na (İbrahim’e) İshak’ı ve Yakub’u bahşettik. Onun soyundan gelenlere peygamberlik ve kitab verdik. Ayrıca ona dünyada mükafatını da verdik. Şüphesiz o, ahirette de salih kimselerdendir.
Ankebût Sûresi 31. Ayet; Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde, “Biz bu memleket halkını helak edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim kimselerdir” dediler.
Ankebût Sûresi 32. Ayet; İbrahim, “Ama orada Lût var” dedi. Onlar, “Orada kimin bulunduğunu biz daha iyi biliriz. Biz onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Ancak karısı başka. O geri kalıp helak edilenlerden olacaktır.”
Ahzâb Sûresi 7. Ayet; Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa’dan da. Evet biz onlardan sapa sağlam bir söz almıştık.
Sâffât Sûresi 83. Ayet; Şüphesiz İbrahim de onun taraftarlarından idi.
Sâffât Sûresi 84. Ayet; Hani o, Rabbine temiz bir kalple gelmişti.
Sâffât Sûresi 85. Ayet; Hani babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz neye tapıyorsunuz?”
Sâffât Sûresi 86. Ayet; “Allah’ı bırakıp da bir takım uydurma ilahlar mı istiyorsunuz?”
Sâffât Sûresi 87. Ayet; “O halde Âlemlerin Rabbi hakkında görüşünüz nedir?”
Sâffât Sûresi 88/89. Ayetler; İbrahim yıldızlara baktı ve “Ben hastayım” dedi.
Sâffât Sûresi 90. Ayet; Bunun üzerine arkalarını dönüp ondan uzaklaştılar.
Sâffât Sûresi 91. Ayet; İbrahim onların putlarının tarafına gizlice gitti ve şöyle dedi: “Yemez misiniz?”
Sâffât Sûresi 92. Ayet; “Ne diye konuşmuyorsunuz?”
Sâffât Sûresi 93. Ayet; Derken üzerlerine yürüyüp onlara güçlü bir darbe indirdi.
Sâffât Sûresi 94. Ayet; Kavmi (telaş içinde) koşarak ona doğru geldi.
Sâffât Sûresi 95. Ayet; İbrahim şöyle dedi: “Yonttuğunuz putlara mı tapıyorsunuz?”
Sâffât Sûresi 96. Ayet; “Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.”
Sâffât Sûresi 97. Ayet; Kavmi, “Onun için bir bina yapın, (içinde ateş yakın) ve onu ateşe atın” dedi.
Sâffât Sûresi 98. Ayet; Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onları en alçak kimseler kıldık.
Sâffât Sûresi 99. Ayet; İbrahim şöyle dedi: “Ben Rabbime (onun emrettiği yere) gideceğim. O bana yol gösterecektir.”
Sâffât Sûresi 100. Ayet; “Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”
Sâffât Sûresi 101. Ayet; Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.
Sâffât Sûresi 102. Ayet; Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
Sâffât Sûresi 103/104. Ayetler; Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: “Ey İbrahim!”
Sâffât Sûresi 105. Ayet; “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.”
Sâffât Sûresi 106. Ayet; “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”
Sâffât Sûresi 107. Ayet; Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.
Sâffât Sûresi 108. Ayet; Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.
Sâffât Sûresi 109. Ayet; İbrahim’e selam olsun.
Sâffât Sûresi 110. Ayet; İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız.
Sâffât Sûresi 111. Ayet; Çünkü o mü’min kullarımızdandı.
Sâffât Sûresi 112. Ayet; Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik.
Sâffât Sûresi 113. Ayet; Onu da İshak’ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de.
Sâd Sûresi 45. Ayet; (Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an.
Sâd Sûresi 46. Ayet; Şüphesiz biz onları, ahiret yurdunu düşünme özelliği ile (temizleyip) ihlâslı kimseler kıldık.
Sâd Sûresi 47. Ayet; Şüphesiz onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir ﴾47﴿
Şûrâ Sûresi 13. Ayet; “Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslam dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.
Zuhruf Sûresi 26. Ayet; Hani İbrahim babasına ve kavmine şöyle demişti: “Şüphesiz ben sizin taptıklarınızdan uzağım.”
Zuhruf Sûresi 27. Ayet; “Ben ancak O, beni yaratana taparım. Şüphesiz O beni doğru yola iletecektir.” ﴾27﴿
Zâriyât Sûresi 24. Ayet; (Ey Muhammed!) İbrahim’in ağırlanan misafirlerinin haberi sana geldi mi?
Zâriyât Sûresi 25. Ayet; Hani onlar, İbrahim’in yanına varmışlar ve “Selâm olsun sana!” demişlerdi. O da “Size de selâm olsun.” demiş, “Bunlar tanınmamış (yabancı) kimseler” (diye düşünmüştü).
Zâriyât Sûresi 26. Ayet; Hissettirmeden ailesinin yanına gidip, (pişirilmiş) semiz bir buzağı getirdi.
Zâriyât Sûresi 27. Ayet; Onu önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi.
Zâriyât Sûresi 28. Ayet; (Yemediklerini görünce) onlardan İbrahim’in içine bir korku düştü. Onlar, “korkma” dediler ve onu bilgin bir oğul ile müjdelediler.
Zâriyât Sûresi 29. Ayet; Bunun üzerine karısı bir çığlık kopararak yönelip elini yüzüne vurdu. “Ben kısır bir kocakarıyım (nasıl çocuğum olabilir?)” dedi.
Zâriyât Sûresi 30. Ayet; Onlar dediler ki: “Rabbin böyle buyurdu. Şüphesiz O, hüküm ve hikmet sahibidir, hakkıyla bilendir.”
Zâriyât Sûresi 31. Ayet; İbrahim onlara: “O halde asıl işiniz nedir ey elçiler?” dedi.
Zâriyât Sûresi 32/34. Ayetler; Onlar şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik.”
Zâriyât Sûresi 35. Ayet; Orada (Lût’un yöresinde) bulunan mü’minleri çıkardık.
Zâriyât Sûresi 36. Ayet; Zâten orada bir ev halkindan baska müslüman bulamadik. ﴾36﴿
Necm Sûresi 36/37. Ayetler; Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu hakikatler kendisine haber verilmedi mi?
Hadîd Sûresi 26. Ayet; Andolsun, biz Nûh’u ve İbrahim’i peygamber olarak gönderdik. Peygamberliği ve kitabı onların soylarına da verdik. Onlardan kimi doğru yola ermiştir, ama içlerinden birçoğu da fasık kimselerdir.
Mümtehine Sûresi 4. Ayet; İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır. Hani onlar kavimlerine, “Biz sizden ve Allah’ı bırakıp taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir” demişlerdi. Yalnız İbrahim’in, babasına, “Senin için mutlaka bağışlama dileyeceğim. Fakat Allah’tan sana gelecek herhangi bir şeyi önlemeye gücüm yetmez” sözü başka. Onlar şöyle dediler: “Ey Rabbimiz! Ancak sana dayandık, içtenlikle yalnız sana yöneldik. Dönüş de ancak sanadır.”
A’lâ Sûresi 18/19. Ayetler; Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ’nın sayfalarında da vardır.