Ehli Beyt Tanımı
Ehli Beyt, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in kendisi ve Kisa hadisinde geçen ve âbasının altında topladığı 4 kişidir. Bu 4 kişi kızı Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in Hz. Fatıma-tüz Zehra (s.a.), Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in damadı ve amcasının oğlu Hz. Ali (a.s.) ve Hz. Fatıma-tüz Zehra (s.a.) ve Hz. Ali (a.s.)’ın çocukları olan ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in “Cennet gençlerinin efendileri” olarak hadisinde söylediği Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.)’dır. Ehli Beyt kelimesinin dışında İtret kelimesi de kullanılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de Ehli Beyt Hakkındaki Ayetler Hangileri?
Tathir Ayeti
Ahzab Suresi 33. Ayeti; Ey Ehl-i Beyt! Yüce Allah sizden, her türlü günahı, haramı, fenalığı, çirkinliği, basitliği uzaklaştırmak ve sizi tertemiz yapmak istiyor.
Bu ayet ile Ehl-i Beyt’in Allah (c.c.) tarafından koruma altına alındığı ve günahsız oldukları belirtilmiştir.
Meveddet Ayeti
Şura Suresi 23. Ayeti; De ki (Muhammedim), Ben peygamberliğimi tebliğime karşılık sizden, Ehl-i Beytim’i sevmenizden başka hiçbir ücret istemiyorum.
Bu ayet ile Ehl-i Beyt’i sevmek tüm Müslümanlara farz olmuştur.
Mübahele Ayeti
Al-i İmran Suresi 61. Ayeti; Kim sana gelen ilimden sonra seninle tartışmaya kalkarsa, de ki, ‘Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım ve sonra dua edelim de, Allah’ın laneti yalancıların üzerine olsun.
Bu ayet Necran Hristiyanları ile Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’in lanetleştikleri ayettir. Bu lanetleşmeye yani mübahaleye Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) gelirken kucağına Hz. Hüseyin (a.s.)’ı aldı, Hz. Hasan (a.s.)’ın elinden tuttu. Arkasında da Hz. Ali (a.s.) ve Hz. Fatıma (s.a.) vardı. Bu ayette bahsettiği oğullar Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.), bahsettiği kadınlar Hz. Fatıma (a.s.) ve bahsettiği kendiniz ise Hz. Ali (a.s.)’dır. Çünkü Hz. Ali (a.s.) hakkında birçok sahih hadisi vardır. Bunlardan bazıları şöyle;
- Hz. Peygamber (s.a.v.) bir sefere (Süyutinin rivayetinde Tebük seferine) giderken yerine Hz. Ali (a.s.)’ı bırakır. Hz. Ali (a.s.), “Beni kadın ve çocuklarla mı bırakıyorsun?” deyince, Hz. Peygamber (s.a.v.) şu cevabı verir: “Benimle Hz. Musa ve Harun misali olmak istemez misin? Ancak şu var ki, benden sonra peygamber yoktur.” Hz. Peygamberin (s.a.v.) cevabında Hz. Musa (a.s.)’ın Tura gidiş olayına işaret vardır. Hz. Musa (a.s.), yerine kardeşi Hz. Harun (a.s.)’ı bırakarak Tura gitmiştir. Hz. Harun (a.s.) da kardeşi Hz. Musa (a.s.) gibi bir peygamberdir.” >
- Ben ilim şehriyim. Ali de onun kapısıdır. İlim isteyen kapıya gelsin
- Gadir-i Hum Olayı
- Ali hakla ve hak da Ali iledir.
Ebrar Ayetleri
İnsan Suresi 8. Ayeti; Ve ona ihtiyaçları olduğu ve kendi canları çektiği halde Allah rızası için yiyeceklerini yoksula ve yetime ve esire yedirirler.
Bu ayet ile ilgili hadis şöyle;
“İbn-i Abbas (r.a) nakletmiştir: “Bir gün Hasan ve Hüseyin hasta olmuşlardı. Hz. Peygamber (s.a.a) ashaptan bir grup ile birlikte onları görmeye gittiler. Bu ziyaret esnasında: “Ey Ebe’l-Hasan, çocuklarının şifası için bir adak ada.” buyurdular. Ali (a.s), Fatıma (a.s) ve hizmetçileri Fizze, her üçü, “Hasan ve Hüseyin (a.s) şifa bulurlarsa, üç gün oruç tutacağız.” diye nezrettiler.
Hasan ve Hüseyin (a.s) şifa buldular. Fakat o günlerde evlerinde yiyecek herhangi bir şey yoktu. Ali (a.s), Şem’un isimli bir Yahudiden üç sa’ miktarında arpa borç aldı. Hz. Fatıma (a.s) onun bir sa’ını öğütüp kendi sayılarınca beş adet ekmek pişirdi. Onları iftar vakti yemek için önlerine koydukları sırada, bir dilenci kapının önünde durup şöyle seslendi: “Selâm olsun size Ey Muhammed’in Ehl-i Beyt’i! Ben bir fakirim; bana yiyecek verin, Allah size cennet sofralarından yedirsin.” Bunun üzerine, hepsi fedakârlık edip ekmeklerini dilenciye verdiler ve kendileri suyla iftar edip o geceyi öylece sabahladılar.
Ertesi gün yine oruç tuttular. Akşam vakti sofra başına oturup iftar edecekleri sırada, bu sefer bir yetim kapıya gelip yiyecek istedi. Onlar da ekmeklerini ona verdiler ve o gün de aç kaldılar. Üçüncü gün iftar vakti bir esir gelip yiyecek istedi. Onlar da iftarlıklarını ona verdiler.
Ertesi gün Hz. Ali (a.s), Hasan ve Hüseyin (a.s)’ın ellerinden tutup Hz. Peygamber (s.a.a)’in huzuruna geldiler. Hz. Peygamber, onları açlıktan titrer halde görünce şöyle buyurdu: “Sizi bu halde görmek bana çok ağır geliyor.” Daha sonra onlarla beraber Fatıma (a.s)’ın evine geldiler. Hz. Peygamber kızı Fatıma (a.s)’ı mihrabında açlıktan karnı vücuduna yapışmış ve gözleri çukurlaşmış bir halde gördü.
Bu manzara, Peygamber’i çok üzdü. Bu sırada Cebrail (a.s) nazil oldu ve: “Ey Muhammed! Allah böyle Ehl-i Beyt’ten dolayı seni müjdeliyor.” dedi ve İnsan Sûresini Peygamber (s.a.a)’e okudu.”
(Kaynak: Zemahşerî, Tefsir-i Keşşaf, İnsan Sûresi’nin tefsiri. Aynı hadisi Fahr-i Razî, Tefsir-i Kebir’inde Keşşaf’tan ve Vahidî’den nakletmiştir. Tabersî de bu hadisi “Mecma’ul-Beyan” adlı tefsirinde nakletmiştir.)