Allah’ın İsimleri – Esma-ül Hüsna Nedir?
Esma-ül Hüsna olarak bildiğimiz Alah’ın isimleri en güzel isimlerdir ve tam 99 adettir. Dinimizde bu isimler kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim ve hadislerle belirtilmiş ve sadece Allah’ı ifade etmek için kullanılırlar. Bu isimler bir çok dua da kullanılmaktadırlar.
Allah’ın bu 99 ismi yani Esma-ül Hüsna belirli sayılarda tekrar edilir ve böylece bazı belalar sona erer. Allah’ın isimleri bu 99 isim ile sınırlı değildir. Ama en çok kullanılan isimler bunlardır.
Kur’an-ı Kerim’de Allah’ın İsimleri ile İlgili Ayetler ve Hadisler
“En güzel isimler Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın.” (Âraf Suresi 180. Ayet)
“De ki: (Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” (İsra Suresi 110. Ayet)
“Allah, kendisinden başka hiçbir ilâh bulunmayandır. En güzel isimler O’nundur.” (Taha Suresi 8. Ayet)
“O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah’tır. Güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nu tesbih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Haşr Suresi 24. Ayet)
Bir Hadis-i Şerif’te; “Allah’ın 99 ismi vardır. Yüzden bir eksik. Kim bunları sayarsa cennete girer. O tektir, teki sever” (Müslim, Zikr, 5 ,II, 2063)
Allah’ın 99 İsmi ve Anlamları
- Allah – Arapça’da yaratıcı anlamına gelen El-İlah’dan türediği sanılır. (Diğer bütün isimlerini kapsar.)
- Rahmân – Rahman, rahmet sâhibi.
- Rahîm – Acıyan, merhamet eden.
- Adil – Adil olan.
- Afüv – Affedici.
- Âhir – Varlığı sonrasız olan, varlığının zamansal sonu olmayan.
- Alîm – Her şeyi çok iyi bilen.
- Aliyy – Ulu, yüce, üstün olan.
- Azîm – Büyüklük sahibi.
- Azîz – Aziz, izzetli.
- Bâis – Seçip ortaya çıkaran.
- Bâkî – Varlığının sonu olmayan, gelmeyen.
- Bâri – Yaratan.
- Basîr – Gören.
- Bâsıt – Ferahlatan, genişleten.
- Bâtın – Varlığı (zâtı) gizli olan, cisim olarak görünmeyen.
- Bedî – Örneksiz yaratan.
- Berr – İyilik yapan.
- Câmi – Toparlayan.
- Cebbâr – Güç kullanan.
- Celîl – Hiddetli.
- Dâr – Zarar veren.
- Evvel – Varlığı öncesiz olan, varlığının zamansal başı olmayan.
- Fettâh – Açan, genişlik verici.
- Gaffâr – Bağışlayıcı.
- Gafûr – Affeden.
- Ganî – Zengin.
- Habîr – Her şeyden haberdâr olan.
- Hâdî – Hidâyet verici.
- Hâfıd – Perişan eden.
- Hafîz – Koruyucu.
- Hakem – Hakem.
- Hakîm – Her işi hikmetli olan.
- Hakk – Varlığı (zâtı) hiç değişmeden duran.
- Hâlık – Yaratıcı.
- Halîm – Yumuşak muâmele eden.
- Hamîd – Övülen.
- Hasîb – Hesap gören.
- Hayy – Her zaman diri olan.
- Kabid – Sıkan, daraltan.
- Kadir – Kudretli.
- Kahhâr – Kahreden.
- Kaviyy – Kuvvetli.
- Kayyûm – Ayakta tutan.
- Kebîr – Büyük.
- Kerîm – Cömert.
- Kuddüs – Tertemiz.
- Latîf – İnce, letâfetli.
- Mâcid – Şânlı.
- Mâlik-ül Mülk – Mülkün gerçek ezeli ve ebedi sâhibi.
- Mâni – Engel olan.
- Mecîd – Şerefli.
- Melik – Hükümdar.
- Metîn – Sağlam.
- Mu’ahhir – Geride bırakan, erteleyen.
- Mucîb – İcâbet eden.
- Muğnî – Zenginleştiren.
- Muhsî – Sayan.
- Muhyî – Canlandıran, dirilten.
- Muîd – Döndüren.
- Muiz – İzzet veren.
- Mukaddim – Öne geçiren.
- Mukît – Besleyen.
- Muksit – Dürüst veya tasarruflu
- Muktedir – İktidar sahibi.
- Musavvir – Tasarımlayan, şekillendiren.
- Mübdî’ – Varlık veren
- Müheymin – Belirleyici.
- Mü’min – Güvenen.
- Mümît – Öldüren, can alan.
- Müntakim – İntikam alan.
- Müteâli – Her şeyden yüce.
- Mütekebbir – Bütün ihtişamın sahibi, Büyük ve büyüklenen
- Müzil – Zillet veren.
- Nâfi – Faydalandıran.
- Nûr – Evreni nurlandıran.
- Râfi – Yücelten.
- Rakîb – Kontrol ve gözetim altında bulunduran.
- Ra’ûf – Esirgeyen.
- Reşîd – Doğru yola eriştiren.
- Rezzâk – Rızıklandıran.
- Sabûr – Sabırlı olan.
- Samed – Her şey kendisine muhtaç olan, kendisi ise hiçbir şeye muhtaç olmayan.
- Şehîd – Şâhit.
- Şekûr – Az şükredene dahi çok nimet veren.
- Selam – Esenlik kaynağı.
- Semî – İşiten.
- Tevvâb – Tövbelere kucak açan.
- Vâcid – İcâd eyleyen, varlığı kendinden olan.
- Vâhid – Eşi ve benzeri olmayan, zâtında tek olan.
- Vâlî – Evreni ve evrende olan her şeyi yöneten.
- Vâris – Bütün servetlerin gerçek sâhibi.
- Vâsi – Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan.
- Vedûd – Sevilen.
- Vehhâb – Karşılıksız bolca veren.
- Vekîl – Vekil kılınan.
- Velîyy – Veli, dost.
- Zâhir – Yarattıklarıyla varlığı aşikâr olan.
- Zülcelâl-i vel-İkrâm – Şanlı ve İkrâmlı.