Snell Yasası Nedir Işık Havada ve Suda En Kısa Yolu Bulur Açıklaması
Snell Yasası Nedir Işık Havada ve Suda En Kısa Yolu Bulur Açıklaması başlıklı yazımızda sizlere bu konuda detaylı bilgi vermeye çalışacağız. Eğer daha fazla bilgiye ihtiyacınız olursa sitemizde arama yaparak bu bilgilere ulaşabilirsiniz. Şimdi yazımıza geçelim. Bu kısa girişten sonra şimdi konuyu biraz daha detaylandıralım isterseniz.
Kırılma indisi
Snell Yasası Nedir Işık Havada ve Suda En Kısa Yolu Bulur Açıklaması başlıklı yazımızda biraz daha detaya indiğimizde sizlere şunları aktarabiliriz. Bir bardak suyun içindeki pipet neden bükülmüş gibi görünür? Çünkü ışık havada ve suda farklı hızlarda ilerler ve bu da ışık ışınlarının bükülmesine neden olur. Işık ışınlarının bükülmesini betimleyen Snell yasası, kızgın yollardaki su birikintisi seraplarını ve yüzme havuzlarında insanların neden kısa bacaklıymış gibi göründüğünü açıklar. Günümüzde, görünmeyen akıllı malzemelerin yapımında bu yasadan yararlanılıyor. Hiç yüzme havuzunda bacakları gerçekte olduğundan daha kısa görünen arkadaşlarınıza bakıp da güldüğünüz oldu mu? Peki bardağınızdaki pipetin alt bölümünün neden bükülmüş gibi göründüğünü hiç düşündünüz mü? Snell yasası, bu gibi olguları sayılara döker.
Fizik alanına ait Snell Yasası Nedir Işık Havada ve Suda En Kısa Yolu Bulur Açıklaması konusu hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz. Bunun için gerek sitemizden gerekse farklı kaynaklardan araştırma yapabilirsiniz. Yazımıza devam edecek olursak şunları da aktarabiliriz. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Yazımıza şöyle devam edebiliriz. Işık ışınları, içinde farklı hızlarda ilerledikleri iki malzeme, örneğin hava ile su, arasındaki sınırı geçerken bükülür. Bu olaya kırılma denir. 17. yüzyılda yaşamış Hollandalı matematikçi Willebrord Snellius’un bulsa da hiç yayımlamamış olduğu bir yasa, farklı malzemeler arasındaki geçişlerde ne kadar bükülme olacağını söyler. İspatını 1637’de René Descartes yayımladığı için bazen Snell-Descartes yasası olarak da anılır. Işığın bu davranışı uzun zamandır iyi biliniyordu. Her ne kadar yüzlerce yıl sonra formüle edilse de bu olgu 10. yüzyıla kadar eski tarihli metinlerde yer alır. Işık, su veya cam gibi yoğun maddelerin içinde havada ilerlediğinden daha yavaş ilerler. Bu nedenle yüzme havuzuna doğru ilerleyen bir güneş ışığı ışını, yüzeye varınca havuzun tabanına doğru bükülür. Yansıyan ışınlar daha küçük bir açıyla gözümüze geldiğinden, bize doğrudan geldiklerini varsayarak havuzun içindeki birinin bacaklarını sanki bastırılıp kısaltılmış gibi görürüz. Kızgın bir yol üzerinde su birikintisi gibi görünen serap da aynı şekilde oluşur. Yukarıdan gelen ışığın hızı, kızgın asfaltın üzerindeki sıcak hava tabakasında değişir; ışınlar bükülür ve yolun yüzeyini sıyırarak ilerler. Sıcak hava soğuk havaya göre daha az yoğundur. Dolayısıyla ışık düşeyden öteye doğru bükülür. Biz de gökyüzünün asfalt yol üzerindeki yansımasını bir su birikintisi gibi görürüz. Son olarak bu konu hakkında geçmişte birçok araştırma yapıldığı gibi bundan sonra da araştırmalar yapılmaya devam edecek ve yeni bilgiler bizlere ulaştırılacaktır. Bilgiyle kalın…