– altın yürekli olmak çok iyi niyetli, merhametli olmak: -O kadar fazla altın yürekli olacağına bir parça daha zarif ve cazibeli bir adam olsaydı.- –R. N. Güntekin. Deyim
|
– (birinde) yürek Selânik olmak şaka çok korkmak ve çok heyecanlanmak: -İkisinde de yürek Selânik.- –H. R. Gürpınar. Sponsorlu Bağlantılar Deyim
|
– (birinin) yüreğine işlemek yüreğe işlemek. Deyim
|
– (birinin) yüreğine oturmak çok üzmek: -İşte, yine başındaki bu dert de gelip yüreğine oturmuştu.- –S. F. Abasıyanık. Deyim
|
– (birinin) yüreğini tüketmek bir şeyi anlayıncaya kadar anlatanı çok yormak. Deyim
|
– dağda bağın var, yüreğinde dağın var malı, mülkü veya evladı olanlar kaygı ve tasadan uzak olamazlar. Atasözü
|
– her kimin bağı var, yüreğinde dağı var malı, mülkü veya evladı olanlar kaygı ve tasadan uzak olamazlar. Atasözü
|
– kimin ki bağı var, yüreğinde dağı var malı, mülkü veya evladı olanlar kaygı ve tasadan uzak olamazlar. Atasözü
|
– yere bakan yürek yakan -uysal ve uslu göründüğü hâlde sinsice kötülük yapan- anlamında kullanılan bir söz. Sponsorlu Bağlantılar Deyim
|
– yüreğe işlemek çok derin acı uyandırmak: -Fakat sesi kulaklara değil, doğru yüreğe çarpar, yüreğe işlerdi.- –R. H. Karay. Deyim
|
– yüreği ağzına gelmek birdenbire çok korkmak, aşırı korku veya sevinçten fazlasıyla heyecanlanmak, endişelenmek: -Çıngırağın her çekilişinde ikisinin de heyecandan yürekleri ağızlarına geliyor.- –M. Yesari. Deyim
|
– yüreği bayılmak karnı çok acıkmak. Deyim
|
– yüreği boğazına tıkanmak sıkılmak, üzülmek, dertlenmek: -Yüreğim boğazıma tıkanmış bir hâlde, bu basit, bu aşağılık konuşmaları dinliyorum.- –Y. K. Karaosmanoğlu. Deyim
|
– yüreği bozulmak bunalmak, sıkılmak: -Yüreği bozulanların gözleri karanlık koridorlara, kapılara, pencerelere kaydı.- –L. Tekin. Deyim
|
– yüreği burkulmak çok üzülmek, çok acı duymak: -Babamın küçük yalısını eşyasıyla satın alan … bir Meşrutiyet devri mebusunu ziyaret ettiğim zaman … yüreğim burkulmuştu.- –R. H. Karay. Sponsorlu Bağlantılar Deyim
|
– yüreği cız etmek (cızlamak) çok acımak, içi sızlamak: -Aklımıza eski günler gelince / Yüreğimiz cız eder- –B. Necatigil. Deyim
|
– yüreği çarpmak 1) kalbi çarpmak veya çalışmak; 2) coşku sebebiyle kalp hızlı hızlı çarpmak veya çalışmak; 3) merak, kaygı, korku, heyecan vb. duygularla tedirgin olmak, huzursuz olmak: -Bunu düşündükçe gülümser, tatlı tatlı yüreği çarpar, ruhunda kopan bir hamleyle örsünün üzerinde milyarlarca kıvılcım tutuştururdu.- –Ö. Seyfettin. Deyim
|
– yüreği daralmak sıkılmak, bunalmak, içi daralmak: -Yusuf bütün olayları korkuyla, yüreği daralarak izliyordu.- –Y. Kemal. Deyim
|
– yüreği dayanmamak acısına katlanamamak, çok acı duymak. Deyim
|
– yüreği ezilmek 1) üzülmek, acı duymak: -Yüreğim merhametten eziliyor, dizlerim vücudumun yükü altında çökecek gibi oluyordu.- –R. N. Güntekin. 2) açlık duymak. Deyim
|
“Yürek Kelimesi İle İlgili Atasözleri ve Deyimler” için bir yanıt
Yürek dağlamak / Yüreği dağlanmak