bal tutan parmağını yalar imkânları geniş bir işin başında bulunan kimse bunlardan az da olsa yararlanır.
Atasözü |
balı parmağı uzun yemez, kısmetlisi yer güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünenin değil kısmeti olanın eline geçer. Sponsorlu Bağlantılar
Atasözü |
beş parmağın hangisini kessen acımaz? insan evlatlarını birbirinden ayırt etmez, hangisine zarar gelse aynı üzüntüyü duyar.
Atasözü |
beş parmak (parmağın) bir (biri) olmaz belirli bir insan topluluğu içinde benzerlikler olabileceği gibi farklılıklar da olabilir.
Atasözü |
(bir işte) parmağı olmak bir işi olumsuz yönde etkilemek, bir işe karışmış olmak.
Deyim |
(bir yere) parmak basmak 1) imza yerine parmağını mürekkebe batırarak bir yere bastırmak: Ben bu dileğin altına bilmem kaç kuruşluk pul yapıştırtıp, binlerce yurttaşa parmak bastırtıp yirmi metre uzunluğunda bir dilek kâğıdı olarak size sunabilirdim. –N. Hikmet. 2) mec. bir konu üzerine dikkati, ilgiyi çekmek: Bu arada benim öteden beri gözüme çarpan bir noktaya şimdi parmak basacağım. –B. Felek.
Deyim |
(birini) parmağında oynatmak her istediğini yaptırmak, kukla gibi kullanmak.
Deyim |
(birinin) ağzına bir parmak bal çalmak birini tatlı sözlerle veya çeşitli hediyelerle bir süre için kandırmak, oyalamak: Hürriyet, müsavat diye herkesin ağzına bir parmak bal çaldılar. –H. R. Gürpınar. Sponsorlu Bağlantılar
Deyim |
(birinin) parmağı ağzında kalmak şaşakalmak, şaşmak, hayret etmek: Haftasına kalmadı, o sert şiş kayboldu, semirmeye başladım. Doktorların parmağı ağzında kaldı. –P. Safa.
Deyim |
(birinin) parmağını aramak ilgisini, bağlantısını aramak, kurulan düzeni araştırmak: Bu polemik kampanyasında bazı gizli teşekküllerin parmağını aramak gerektiği fikrinde idi. –Y. K. Karaosmanoğlu.
Deyim |
(el, ayak, parmak) çivi gibi olmak çok üşümek, donmak.
Deyim |
kes parmağını çık pazara, em (merhem, ilaç) buyuran çok olur kişinin bir ihtiyaç içinde bulunduğunu gören herkes ona değişik yol gösterir.
Atasözü |
parmağına dolamak bir konuyu, bir kimseyi ele alıp sürekli uğraşmak, diline dolamak: Çarşının alaycıları, gevezeleri … Halil’in yüreğinin yandığını anlayınca onu parmaklarına doladılar, ateşini körüklemeye başladılar. –M. Ş. Esendal.
Deyim |
parmağını bile kıpırdatmamak (oynatmamak) bir iş için hiçbir davranışta bulunmamak.
Deyim |
parmağını yaranın üzerine basmak asıl derdi veya bir derdin asıl sebebini göstermek.
Deyim |
parmağının ucuyla (ucunda) çevirmek bir işi kolayca ve ustalıkla yapabilmek.
Deyim |
parmak atmak sorun yaratmak.
Deyim |
parmak bozmak çocuklar arasında arkadaşlığı sona erdirmek, küsmek.
Deyim |
parmak ısırmak büyük şaşkınlık duymak: Hele geçen gün o Meşincioğlu Kerim Bey’e yaptığın işe parmak ısırdım. –R. N. Güntekin. Sponsorlu Bağlantılar
Deyim |
parmak kadar çok küçük: Ne istersin çocuk, çocuktan? dedi. Daha parmak kadar, kemikleri kırılacak, öyle ince. –O. Kemal.
Deyim |