Kulak Kelimesi
Dilimizde birçok kelime kökü ile ilgili atasözleri ve deyimler bulunmaktadır. Bunlardan birisi de Kulak kelimesidir. Kulak kelimesi TDK’da “Başın her iki yanında bulunan işitme organı, Bu organın, sesleri toplayıp içeriye almaya yarayan dış bölümü v.b.” olarak tanımlanmaktadır.
Sponsorlu Bağlantılar
Kulak kelimesi ile ilgili bir atasözü veya deyim söyleyin desek belki de birçok kişinin aklına hiçbir şey gelmez. Ama görünce sizlerde hatırlayacaksınız. Bu kelime ile ilgili birçok atasözü ve deyim bulunmaktadır. İşte Kulak kelimesi ile ilgili hem atasözleri hemde deyimler.
NOT: Eğer Kulak ile ilgili bizlerin unuttuğu atasözü veya deyim varsa lütfen bunları yorum bölümünden bizlerle paylaşın.
Kulak İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
– kelle kulak yerinde 1) kanlı canlı ve iri yapılı olan; 2) gösterişli, itibarlı sayılan: -Aralarında yaşlı başlı, kelle kulak yerinde, efendiden adamlar da var.- –R. N. Güntekin. Deyim
|
– kös dinleyen, davula kulak vermez başından büyük olaylar geçmiş kişi küçük dertleri sorun etmez. Atasözü
|
– kulağı ağır işitmek kulağı iyi işitmemek. Deyim
|
– kulağı (bir şeyde) olmak dikkatini bir şeye vermek. Deyim
|
– kulağı dikilmek konuşulanları dinlemek için dikkat kesilmek: -Şimdi kulakları, seslerimize dikilmiş bir köpek gibi yatıyordu.- –S. F. Abasıyanık. Sponsorlu Bağlantılar Deyim
|
– kulağı duvar olmak sağır olmak: -Kulakları duvar olan ihtiyarla avaz avaz ilişki kurmaya üşenmişler.- –H. Taner. Deyim
|
– kulağı (kulakları) çınlasın konuşulan yerde bulunmayan, sevilen biri anıldığında söylenen bir söz: Kulağı çınlasın, bizim arkadaş öyle derdi. Deyim
|
– kulağı okşamak kulağa hoş gelmek. Deyim
|
– kulağı ters taraftan göstermek kolay yolu varken bir işi daha zor ve uzun yollar kullanarak yapmak: -Tahkike mahkike, kulağı ters taraftan göstermeye ne lüzum var?- –S. M. Alus. Deyim
|
– kulağına çalınmak başkasına söylenirken kendisi de duymuş olmak: -Bu gürültüler arasında Vildan’ın bağırarak ve daha ziyade kıymet vererek telaffuz ettiği bazı kelimeler, cümleler kulağıma çalınıyordu.- –P. Safa. Deyim
|
– kulağına çarpmak duyulmak: -Barın kalabalığı, hareketliliği, çalgısı ve dumanı içinde ortaya atılan bu söz, tam bir isabetle geldi, Ahmet Samim’in kulağına çarptı.- –Y. K. Karaosmanoğlu. Sponsorlu Bağlantılar Deyim
|
– kulağına fısıldamak çok alçak ve hafif bir ses tonuyla kulağına eğilip bir şeyler söylemek: -Evet biliyorum, bunlar kulağına fısıldadılar değil mi?- –A. Ağaoğlu. Deyim
|
– kulağına gelmek 1) kulağına çalınmak; 2) duymak. Deyim
|
– kulağına girmemek söylenilen sözlere önem vermemek, söylenenleri anlamamak, benimsememek. Deyim
|
– kulağına gitmek duymak: -Olup bitenler kulağına gitse onlardan önce çarkıma okur ya neyse.- –M. Seyda. Deyim
|
– kulağına inanmamak duyduklarının doğruluğundan şüphe etmek: -Kulaklarıma inanamıyordum, bu kadar narin, bu kadar nahif bir vücutta böyle bir ruh…- –Ö. Seyfettin. Deyim
|
– kulağına kar suyu kaçırmak dolaylı olarak duyurmak. Deyim
|
– kulağına kar suyu kaçmak bir duyum almak. Deyim
|
– kulağına koymak (sokmak) bir duruma veya söze hazırlamak için önceden kısaca anlatmak, düşünce aşılamak, telkin etmek: -Bunu Bayram ağanın kulağına koydular.- –H. E. Adıvar. Deyim
|
– kulağına küpe olmak (etmek) başa gelen bir durumdan alınan dersi unutmamak: -Bu sözümü kulağına küpe et kızım!- –R. N. Güntekin. Sponsorlu Bağlantılar Deyim
|
Sponsorlu Bağlantılar