“Göz” Kelimesi
Dilimizde birçok kelime kökü ile ilgili atasözleri ve deyimler bulunmaktadır. Bunlardan birisi de “Göz” kelimesidir. “Göz” kelimesi ile ilgili bir atasözü veya deyim söyleyin desek belki de birçok kişinin aklına hiçbir şey gelmez. Ama görünce sizlerde hatırlayacaksınız. İşte “Göz” kelimesi ile ilgili hem atasözleri hemde deyimler.
NOT: Eğer “Göz” ile ilgili bizlerin unuttuğu atasözü veya deyim varsa lütfen bunları yorum bölümünden bizlerle paylaşın.
Göz İle İlgili Atasözleri ve Deyimler
gözaltına almak (Deyim); güvenlik kuvvetleri birini belli bir süre, belli bir yerde tutmak, nezarete almak. |
gözaltında tutmak (Deyim); 1) güvenlik kuvvetleri birini belli bir süre, belli bir yerde tutmak; 2) gözetlemek. |
gözaydın etmek (Deyim); güzel bir olay için kutlamak, iyi dileklerde bulunmak: Örnek Cümle; Bir hafta evimize geldiler, gittiler. Köylerden bizleri tanıyanlar bile geldiler, gözaydın ettiler. –M. Ş. Esendal. |
gözaydına gelmek (Deyim); birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gelmek: Örnek Cümle; Eve dönünce orasını düğünevi gibi kalabalık buldum. Duyan kadınlar gözaydına gelmişler. –M. Ş. Esendal. Sponsorlu Bağlantılar |
gözaydına gitmek (Deyim); birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gitmek. |
(birine) gözdağı vermek (Deyim); sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak: Örnek Cümle; Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara. –N. Cumalı. |
ağlar gözden, sahte sözden kendini sakın (Atasözü); kendini acındıranlardan kork. |
ağlayıp da gözden mi olayım? (Atasözü); meseleyi büyütüp sıkıntıya girmek gereksiz. |
el için ağlayan gözden olur (Atasözü); başkası için yapılacak fedakârlığın bir sınırı vardır. |
gözden çıkarmak (Deyim); bir mal, para, değer yargısı vb. maddi veya manevi varlığın elden çıkarılmasını kabul etmek: Örnek Cümle; İnsan, emeğini o kadar kolay gözden çıkaramıyor. –A. Ağaoğlu. |
gözden geçirmek (Deyim); 1) okumak: Örnek Cümle; O günkü gazeteleri gözden geçirdi. –F. R. Atay. 2) niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek: Örnek Cümle; Akşam hazırlanmış sofrayı gözden geçirmek için odasından çıktı. –A. Kutlu. 3) araç, motor vb.nin çalışıp çalışmadığını incelemek, denemek, denetlemek. |
gözden gönülden çıkarmak (Deyim); önem vermemek, ilgisini kesmek: Örnek Cümle; Şimdi, artık gözünden ve gönlünden çıkardığı bu adamın her şeyi onun için müsavi idi. –R. N. Güntekin. |
gözden (gözünden) düşmek (Deyim); bir kişi veya şey değerini yitirmek, rağbet görmemek: Örnek Cümle; Muhtarın oğlu bu hasta köpeklere düşman olduğu günden beri gözümden düştü. –S. F. Abasıyanık. |
gözden (gözünden) kaçırmak (Deyim); dalgınlıkla görmemek: Örnek Cümle; Fikirleri dağınıklıktan kurtarmak için, özüne irca etmek ve onu gözden kaçırmamak lazımdır. –M. Kaplan. Sponsorlu Bağlantılar |
gözden (gözünden) kaçmak (Deyim); görülmemek, farkına varılmamak: Örnek Cümle; Emeğinin ve cesaretinin gözümden kaçmış bulunmasından hâlâ üzgünlük duyuyorum. –A. Ağaoğlu. |
gözden (gözünden) sürmeyi çalmak (çekmek) (Deyim); hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak. |
gözden ırak olan gönülden de ırak olur (Atasözü); ayrı düşenlerin arasındaki sevgi de zamanla azalır. |
gözden ırak tutmak (Deyim); görmek istememek. |
gözden ırak tutulmak (Deyim); önem verilmemek, değersiz bulmak: Örnek Cümle; Bunca yüzyıl gözden ırak tutulan gerçek Türkçeyi ön plana almak gerekiyordu. –A. Erhat. |
gözden kaybetmek (Deyim); görünmemek, ortadan çekilip gitmek: Örnek Cümle; Mektepten sonra birbirimizi gözden kaybetmiştik. –R. N. Güntekin. |