D İle Başlayan Türkçe Atasözleri
D ile başlayan Türkçe atasözleri yazımızda Anadolu’da söylenmiş en güzel ve tabi ki en anlamlı sözleri sizlere aktaracağız. Hayatımıza yol gösterecek bu sözleri tabir-i caizse kulaklarınıza küpe edeceksiniz. Çünkü bu atasözleri bir çok insanın hayatına dokunacak türden. Eğer D İle Başlayan Türkçe atasözleri ile ilgili sizlerinde bildiği atasözleri varsa lütfen bunları bizlerle paylaşın.
Sponsorlu Bağlantılar
D İle Başlayan Türkçe Atasözleri (Anlamlı ve Güzel Atasözleri)
Dadandırma kara gelin, dadanırsa yine gelir. |
Dağ dumansız insan hatasız olmaz. |
Damdaki iti avluya sıçırtma. |
Damdan düşen, damdan düşenin halini bilir. |
Damlaya damlaya göl olur. |
Danışan dağı aşmış, danışmayan yolu şaşmış. |
Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz. |
Darlıkta dirlik olmaz. |
Davacın kadı olursa yardımcın Allah olsun. |
Davetsiz gelen döşeksiz oturur. |
Davul dengi dengine diye çalar. |
Davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı. |
Davulun sesi uzaktan hoş gelir. |
Dayak cennetten çıkmıştır. |
Dayanık öküze oha! neymiş?. |
Dazlayan daza düşer, kel başlı kıza düşer. |
Dağ adamı! Hasta eder sağ adamı. |
Dağ başına harman yapma, savurursun yel için, sel önüne değirmen yapma, öğütürsün. |
Dağ başına kış gelir, insanın başına iş gelir. |
Dağ başından duman eksik olmaz. |
Dağ dağ üstünde olur,ev ev üstünde olmaz. |
Dağ dağa kavuşmaz, insan insana kavuşur. |
Dağ yürümezse abdal yürür. |
Dağda gez; belde gez insafı elden bırakma. |
Dağdaki kekliğin bini bir paraya. |
Dağları ıssız sanma, körleri gözsüz sanma. |
Dede koruk yer, torununun dişi kamaşır. |
Dediğim dedik, çaldığım düdük. |
Deh! denmiş dünyayı, Çüş! diye sen mi durduracaksın?. |
Deli arlanmaz soyu arlanır. |
Deli deli akanı, bura bura tıkarlar. |
Deli deliden hoşlanır, imam ölüden. |
Deli deliyi görünce değneğini saklar. |
Deli dostun olacağına akıllı düşmanın olsun. |
Deli ile çıkma yola, başına getirir bela. |
Deli kız düğün etmiş, kendi baş sedire geçmiş. |
Deliden al uslu haberi. |
Delik büyük, yama küçük. |
Delikli boncuk yerde kalmaz. |
Delikli taş yerde kalmaz. |
Delilsiz cennete bile girilmez. |
Deliye bal tattırmışlar, çarşıda katran bırakmamış. |
Deliye el ver, eline bel ver. |
Deliye geçit yoklatırlar. |
Deliye her gün bayram. |
Deliye taş atma, başını yarar. |
Deme dostuna, der dostuna. Bir gün olur tuz basarlar postuna. |
Demir nemden, insan gamdan çürür. |
Demir tavında, dilber çağında. |
Demir tavında dövülür. |
Demir ıslanmaz, deli uslanmaz. |
Demircinin canı demirden berk gerek. |
Dene altını mihenk taşında, dene insanı bir başında. |
Denenmişi denemek ahmaklıktır. |
Deniz bal olmuş, fukara kaşık bulamamış. |
Deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz. |
Deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız. |
Deniz kenarında dalga eksik olmaz. |
Denizdeki balığın pazarlığı olmaz. |
Denize düşen yılana sarılır. |
Densiz deve kuyruğu, deh! demeden sallanır. |
Derdin yoksa söylen, borcun yoksa evlen. |
Derdini söylemeyen derman bulamaz. |
Derede tarla sel için, tepede harman yel için. |
Dereyi, tepeyi sel bilir; iyiyi kötüyü el bilir. |
Derin su yavaş akar. |
Dereyi görmeden paçayı sıvama. |
Dert, çekene göredir. |
Dert Deli Ahmet’in başında. |
Dert ağlatır, aşk söyletir. |
Dert bir olaydı ağlamak kolaydı. |
Dert gezmiş, derman beraber gezmiş. |
Dert gider amma yeri boş kalmaz. |
Dert saklayanda kalır. |
Dertsiz baş, bostan korkuluğunda. |
Dertsiz baş, mezara taş. |
Dertsiz baş olmaz. |
Dertsiz baş terkide gerek. |
Dertsiz bir kabak varmış, onun da başını kesip içini oymuşlar. |
Derviş tekkede, hacı Mekke’de bulunur. |
Dervişin fikri ne ise zikri de odur. |
Dervişlik olaydı taç ile hırka, ben de alırdım otuza kırka. |
Destursuz bağa gireni sopa ile kovarlar. |
Destursuz bağa girilmez. |
Deve Kabe’ye gitmekle hacı olmaz. |
Deve bir akçeye , deve bin akçeye. |
Deve boynuz ararken kulaktan olmuş. |
Deve büyüktür amma beşini bir eşek yeder. |
Deve deve yerine çöker. |
Deve yerine deve çöker. |
Deveci ile görüşen kapısını yüksek açmalı. |
Deveci ile konuşan kapısını büyük açar. |
Deveden büyük fil var. |
Deveye bindikten sonra çalı ardına gizlenilmez. |
Deveye boynun eğri, demişler; nerem doğru ki, demiş. |
Deveye burç gerek olursa boynunu uzatır. |
Deveye inişi mi seversin, yokuşu mu? demişler; düz yere mi girdi?. |
Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur. |
Deveyi yük değil zelber yıkar. |
Devlet adama ayağıyla gelmez. |
Devlet oğul, mal tahıl, mülk değirmen. |
Devletin malı deniz, yemeyen domuz. |
Devletli gözü perdeli olur. |
Devletli ile deli bildiğini işler. |
Devletli yanını kaşısa yoksul para verecek sanır. |
Devletlinin karnı gen gerek. |
Devletliye dokun geç, fukaradan sakın geç. |
Değirmen iki taştan, muhabbet iki baştan. |
Değirmende doğan sıçan gök gürültüsünden korkmaz. |
Değirmende doğmuş sıçan gök gürlemesinden korkmaz. |
Değirmenden gelenden poğaça umarlar. |
Değirmene gelen nöbet bekler. |
Değirmi yurt tutmaya değirmi göt ister. |
Değme bana, değmeyim sana. |
Değme sarhoşa, yıkılana kadar gitsin. |
Dibi görünmeyen sudan geçme. |
Diken battığı yerden çıkar. |
Dikensiz gül olmaz. |
Dil ebsembaş esen. |
Dil yüreğin kepçesidir. |
Dilden gelen elden gelse, her fukara padişah olur. |
Dile gelen ele gelir. |
Dilenci bir olsa şekerle beslenir. |
Dilenci dilenciyi istemez; ev sahibi ikisini de. |
Dilenci küsmüş, kısmetini kesmiş. |
Dilencinin torbası dolmaz. |
Dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister; ya bayramda. |
Dilenciye borçlu olma, ya düğünde ister ya bayramda. |
Dilenciye hıyar vermişler de eğri diye beğenmemiş. |
Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim. |
Dilin cirmri küçük, cürmü büyük. |
Dilin kemiği yok. |
Dilsizin dilinden anası anlar. |
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak. |
Dinsizin hakkından imansız gelir. |
Dinsizin ipi ile kuyuya inilmez. |
Dirlik nerde, devlet orda. |
Dişi köpek kuyruğunu sallamayınca, erkek köpek ardına düşmez. |
Dokuz keçe, su geçe; bir deri, soğuk geri. |
Doluya koydum almadı, boşa koydum dolmadı. |
Domuz derisi post olmaz, eski düşman dost olmaz. |
Domuzdan tokludoğmaz. |
Domuzun kuyruğunu kes yine domuz. |
Donsuzun gönlünden dokuz top bez geçer. |
Dost acı söyler. |
Dost ağlatır, düşman güldürür. |
Dost başa, düşman ayağa bakar. |
Dost başa bakar, düşman ayağa. |
Dost bin ise azdır, düşman bir ise çoktur. |
Dost dostun ayıbını yüzüne söyler. |
Dost dostun eğerlenmiş atıdır. |
Dost evinde başını bağla, düşman evinde tırnağını kes. |
Dost ile ye, iç, alışveriş etme. |
Dost için ölmeli, düşman için dirilmeli. |
Dost kara günde belli olur. |
Dostlar alışverişte görsün. |
Dostluk başka, alışveriş başka. |
Dostluk kantarla, hesap miskalle. |
Dostun alttğı taş baş yarmaz. |
Dostun attığı taş baş yarmaz. |
Dostun ndu cehennem odundan beterdir. |
Dostunu överken yerecek yer bırak. |
Doğan anası olma, doğuran anası ol. |
Doğmadık çocuğa don biçilmez. |
Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. |
Doğru söyleyenin bir ayağı üzengide gerek. |
Doğru söz acıdır. |
Doğru söz katarından belli olur. |
Doğru söz yemin istemez. |
Doğruluk dost kapısı. |
Doğruluk minarede kalmış. |
Doğrunun yardımcısı Allah’tır. |
Doğuran avrat Azrail’i yenmiş. |
Dost yüzünden, düşman gözünden belli olur. |
Domuzdan post gâvurdan dost olmaz. |
Dumansız baca olmaz, kahırsız koca olmaz. |
Dut kurusu ile yar sevilmez. |
Dut yaprağı açtı, soyun; döktü giyin. |
Duvarın beri yüzü beri, öte yüzü öte. |
Duvarın kulağı var, gözünü de unutma. |
Dövüşerek pazarlık et, güle güle ayrıl. |
Dört atanın dördü de hak. |
Dün öleni dün gömerler. |
Dünya Süleyman’a bile kalmamış. |
Dünya bir, işin bin. |
Dünya bir gemi, akıl yelkeni, fikir dümeni, kolla kendini, göreyim seni. |
Dünya bir yağlı kuyruktur; yiyebilene aşk olsun. |
Dünya bol olmuş neye yarar, pabuç dar olduktan sonra. |
Dünya dört kulplu bir kazan, bir kulpundan tut da kazan. |
Dünya gençten gence, dinçten dince. |
Dünya iki kapılı handır. |
Dünya malı dünyada kalır. |
Dünya tükenir, yalan tükenmez. |
Dünya ölümlü, gün akşamlı. |
Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış. |
Dünyada tasasız baş bostan korkuluğunda bulunur. |
Dünyanın iki başı bir gelmez. |
Dünyanın ucu uzun. |
Dünyayı sel bassa ördeğe vız gelir. |
Dünyayı umutla yemişler. |
Düt demeye dudak gerek. |
Düt demeye dudak ister. |
Düzlükte kurt ulusa, evde itin bağrı sızlar. |
Düğün aşıyla dost ağırlanmaz. |
Düğün değil bayram değil eniştem beni niye öptü. |
Düğün el ile, harman yel ile. |
Düğün olur iki kişiye, kaygısı düşer deli komşuya. |
Düğünde Fatmacığı kim bilir?. |
Düğünü okuyucu boklar. |
Düş uykudan sonra olur. |
Düşenin dostu olmaz. |
Düşman, düşmanın halinden bilmez. |
Düşman düşmana gazel okumaz. |
Düşmana yarak gerek, ya düşmandan ırak gerek. |
Düşmanın karınca ise de hor bakma. |
Düşmez kalkmaz bir Allah. |
Düştünse toprağa sarıl. |
Düşüne düşüne görmeli işi, sonra pişman olmamalı kişi. |
Sponsorlu Bağlantılar