Noam Chomsky Tarafından Söylenen Sözler
Noam Chomsky tarafından söylenen sözler yazımızda büyük Noam Chomsky şahsiyetinin şimdiye kadar söylediği en güzel ve anlamlı sözlerini bulacaksınız. Eğer sizler de Noam Chomsky şahsiyeti ile ilgili bildiğiniz güzel ve anlamlı sözler varsa lütfen bizlerle paylaşın.
Sponsorlu Bağlantılar
Noam Chomsky: Söylediği Sözler
Alışılmış zihinsel düzenler değiştiğinde devrim patlak verir. |
Basit gerçekler, entelektüeller, hükümet temsilcileri ve medya işbirliğiyle ‘ayak takımını’ uzak tutmak için anlaşılmaz bir dilin gerisinde gizlenmektedir. |
Bir toplum ne kadar özgür olursa güç kullanmak o kadar zorlaşır. |
Britanya, Washington’un ve onun ülke içindeki tellalarının aksine, verdiği mesajları allayıp pullamakla pek uğraşmaz. Britanya yepyeni bir açık sözlülükle, geçmişten gelen emperyal bir geleneğe atıfta bulunur; ABD ise yoluna çıkan herkesi ezip geçerken, bu işi bir aziz kisvesine bürünerek yapmayı tercih eder. |
Demokrasi içindeki insanların oyuncu değil izleyici olduğu bir sistemdir. |
Entelektüellerin binlerce yıldır süregelen görevi insanları pasif itaatkar cahil ve güdümlü hale getirmektir. |
Eşitlik olmadan demokrasi olmaz. |
Yönetim ne halkındır, ne halk tarafından yapılır, ne de halk içindir. |
Halk özgürleştikçe korku ve propagandaya daha çok başvurulur. |
Kanunları severim faydalıdırlar, ama uygulanmadıklarında işe yaramazlar. |
Propaganda sanatı insanlara güçsüz, yalıtılmış, diğerlerinden kopmuş hissini vermekten ibarettir. |
Her türlü otorite ve hiyerarşi sorgulanmalı ve bunların meşruiyeti ispatlanmalıdır… Meşruiyetini ispatlayamayan her türlü otorite gayrimeşrudur ve devrilmelidir. |
Modern bir sanayi toplumunun görevi, şu anda teknik açıdan gerçekleştirilebilir olan bir şeye, yani gerçekten üretip yaratan, bizzat denetledikleri kurumlar içinde sınırlı hiyerarşik yapılarla, mümkünse hiyerarşiyi tamamen ortadan kaldırarak yaşamlarını özgürce sürdüren insanların özgür ve gönüllü katılımlarına dayanan bir topluma ulaşmaktır. |
“Kapitalizm” denilen şey temel olarak iç ekonomi ve uluslararası topluma müdahale eden, güçlü devletlerle yakın işbirliği içinde çalışan, ekonomi, politik sistemler ve sosyal ve kültürel yaşam üzerinde geniş kontrol uygulayan muazzam ve sayılamayacak genişlikte kişisel tiranlıklardan kurulu bir toplu merkantalizm sistemidir. |
Bugünkü dünya işlerinde, Cengiz Han döneminde olduğundan daha fazla ahlak yok. |
Türkiye’de Batı’da göremeyeceğimiz kadar direniş kültürü var. |
İnsanlığın karşısındaki ciddi tehlikeler konusunda hemfikirdiler, ancak tepki vermek için farklı yollar seçtiler. Einstein’ın tepkisi Princeton’da oldukça rahat bir yaşam sürüp kendisini çok sevdiği araştırmalarına adamak ve ara sıra birkaç dakika ara verip bir kehanette bulunmaktı. Russel’ın tepkisiyse gösterilere öncülük edip polisler tarafından götürülmek, güncel sorunlar hakkında geniş kapsamlı yazılar yazmak, savaş suçları mahkemeleri düzenlemek vb. şekillerde oldu. Sonuç? Russel o zaman da şimdi de kötülenip suçlandı, Einstein ise bir aziz olarak yüceltildi. Bu bizi şaşırtmalı mı? Hiç de değil. |
İnsanları edilgen ve itaatkâr kılmanın en zekice yolu kabul edilebilir düşüncenin alanını olabildiğince sınırlamak, ama o alan içinde ‘canlı’ tartışmaların yapılmasını sağlamak, hatta insanları o alan içinde kalmak koşuluyla daha ‘muhalif’ ve ‘eleştirel’ olmaya cesaretlendirmektir. Bu tutum, insanlara düşünce özgürlüğünün varolduğu hissini verirken tartışmalara sistemin koyduğu sınırları dayatır. |
Bana uygun bir ordu ve sıradan insanın payına düşenden daha fazla para verin, ben de otuz yıl içinde, nüfusun büyük bir çoğunluğunu, iki artı ikinin beş olduğuna ve suyun ısıtıldığında donduğuna inandırayım. |
İnsan uygarlığının kısa, tuhaf çağı galiba son bulmaktadır. |
Yaklaşık 10.000 yıl önce uygarlık, Dicle ve Fırat havzasında doğdu. Günümüze yaklaştıkça bu topraklarda ölçüsüz dehşetler yaşandı. 2003’teki George W. Bush ve Tony Blair saldırısı, Iraklıların birçoğu tarafından 13. yüzyıldaki Moğol istilasına benzetilir. Bu öldürücü darbeden hemen önce Bill Clinton’un başlattığı Birleşmiş Milletler yaptırımları gelmişti. Yaptırımları uygulayan iki diplomat (Halliday ile von Sponeck), bunları ‘soykırım benzeri’ olarak nitelendirmiş ve istifa etmişlerdi. Bu yıkımdan arta kalan varlıkların çoğunu da Bush-Blair saldırısı yok etti. 2003’te farklı kimliklerin aynı mahallelerde yan yana yaşadığı Bağdat, bugün sınırsız bir nefret girdabı içindedir; mezhepler ayrı, kuşatılmış bölgelere sığınmıştır. ABD-Britanya istilasının tetiklediği korkunç çatışmalar, tüm bölgeyi paramparça hale getirmektedir. |
Sponsorlu Bağlantılar